Önemli
bir eşik geride bırakıldı ama faiz patikasının fiyatlanması da piyasalar ve Fed
açısından önemli bir stres unsuru. Geride bıraktığımız
hafta, önceki yazımızda verdiğimiz senaryoya paralel olarak (haftaya satış
baskısı ile başlanırsa Fed’in faiz patikası mesajları bahane edilerek
toparlanma gözlenebilir) küresel piyasalarda olumlu seyir hakimdi. Gelişmiş ve
gelişmekte olan piyasalarda risk iştahındaki toparlanma sayesinde borsalar
genel olarak kazanç kaydederken, emtia fiyatlarında da yükseliş eğilimi ham
petroldeki ilave gerileme hariç olmak üzere, gözlendi. ABD Doları ise önde
gelen EM para birimlerine karşı değer kaybederken, ECB kararı sonrası ciddi
sıçrama gösteren euro/dolar paritesi ise beklediğimiz gibi 1.1030 direncini
aşamaması sonrası belirgin güç kaybına uğradı. Bütün bu gelişmelerin
belirleyicisi olan FOMC’nin küresel krizden beri ilk faiz artırımını da içeren
kararları ve toplantı metninde verdiği mesajlar ise, beklentilere paralel ve haftalardır
vurguladığımız çerçeve doğrultusundaydı. Fed 16 Aralık’taki toplantısında faiz
artırım sürecini başlatırken, dikkatleri faiz patikasına yöneltme amacıyla, artırımların
kademeli olacağını ve önceki faiz artırım dönemlerine göre daha sınırlı boyutta
olabileceği mesajını verdi. Üyelerin federal fonlara uygulanacak faize ilişkin
uzun vade medyan tahminlerinde ise önceki toplantıya göre sınırlı değişiklik
vardı. Bu bağlamda, 2016 yılı medyan tahmini 1.4 verilerek, baz senaryo altında
gelecek yıl toplam faiz artışının yaklaşık 1 puan ve büyük olasılıkla 4 seferde
(Fed’in 8 toplantısı bulunuyor) gerçekleştirileceği mesajı verildi. Piyasa ise
bunu doğal olarak basın toplantılarının da olduğu (Mart-Haziran-Eylül-Aralık)
aylarda faiz artışı gerçekleşecektir diye okudu. Ancak, Fed zamanlama konusunda
net bir mesaj vermezken, fiiliyatta faiz patikasının gelen veri akışına göre
şekilleneceği vurgulamasını yaptı. Daha önce belirttiğimiz gibi, her ne kadar,
Fed faiz artırımlarının kademeli ve ılımlı olacağı mesajını verse de, genel
olarak verilerin güçlü seyri, faiz patikasının da düşünülenden farklı
şekillenebileceği endişesini zaman zaman piyasaların gündeminde öne
çıkaracaktır. Dolayısı ile, çok yakın vadede olmasa da, önümüzdeki dönemde enflasyon en
başta olmak üzere ABD verilerine hassasiyetin artmasını beklemekteyiz. Faiz
artırımını piyasalarda çalkantıya yol açmadan başlatmak önemli bir eşikti, ancak
faiz patikasının nasıl şekilleneceği konusunda çok fazla belirsizlik olmasının
küresel piyasalar açısından yeni bir volatilite kaynağı olabileceğini ve bu
süreci yönetmenin Fed’in iletişim politikası açısından yeni bir sınav olacağını
düşünüyoruz. Bu dönemde ise, özellikle EM piyasa tepkileri açısından genel
şablon olarak, “güçlü ABD verisi olumsuz, zayıf ABD verisi olumlu” çıkarımının
büyük ölçüde geçerli olacağı söylenebilir.
FOMC,
ECB’nin imdadına yetişti, paritede yön tekrar aşağıya döndü. Bir
süredir, ECB’nin para politikası ve niceliksel gevşeme ile hedeflediği esas alanlarda
(getiri eğrisinin kısa ucunu düşük tutmak ve Euro’ya değer kaybettirmek)
sürpriz yapma potansiyelinin mevcut olduğunu ve bunu kullanabileceğini
vurguluyoruz. FOMC kararı ise, özellikle kısa vadeli faiz farkını artırarak
Euro’ya değer kaybettirme anlamında yardımcı olurken, ECB’nin bahsettiğimiz
silahları erkenden kullanmasına gerek olmadığını gösterdi. Sonuç olarak, haftayı
1.0835 seviyesinde kapatan parite açısından kısa vadede 50 günlük hareketli
ortalama olan 1.0910 seviyesi kritik bir direnç olarak karşımıza çıkmakta,
olası toparlanma çabalarında bu seviyenin geçilememesi durumunda yön aşağı
kalmaya devam ederken, hedef ise Kasım sonunda test edilen 1.05 seviyesi
olabilecektir.
Veri
açısından yoğun olmayan ve Christmas tatili nedeniyle kısa olan haftada, ABD’de
3Ç GDP ve dayanıklı tüketim malı siparişleri öne çıkıyor. Yukarıda
bahsettiğimiz fiyatlamalar açısından, 21-25 Aralık haftasında açıklanacak az
sayıda veri bulunmaktadır. ABD’de, Salı günü açıklanacak olan 3Ç nihai GDP
gerçekleşmesi ve mevcut konut satışları ile Çarşamba dayanıklı tüketim malı
siparişleri, çekirdek PCE endeksi ve yeni konut satışları öne çıkmaktadır. Euro
Bölgesi’nde ise önemli bir veri açıklaması bulunmamaktadır. Bu bağlamda, veri
akışının FOMC sonrası yoğun olmaması nedeniyle küresel piyasaların verilere
bağlı hareketten çok FOMC kararının devam eden yansımalarına odaklı hareket
etmesini bekleriz.
BM’de alınan Suriye kararı jeopolitik riskler açısından
olumlu. Piyasaların normal işleyişine ait olan yukarıdaki
değerlendirmelerimiz dışında, jeopolitik riskler açısından, Birleşmiş
Milletler’de Suriye’de ateşkesin sağlanması ve Esad sonrası ülkenin geleceğine
ilişkin planlarda mutabakat sağlandığına ilişkin haberler olumlu gelişme olarak
kaydedilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder