30 Eylül 2015 Çarşamba

Ağustos Ayı Diş Ticaret Verilerine İlişkin Değerlendirmemiz

Dış ticaret açığı Ağustos ayında 4,89 milyar dolar ile 4,9 milyar dolar olan beklentimize yakın gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayında verilen açık ise 8,1 milyar dolar düzeyindeydi. İhracat, Ağustos ayında yıllık bazda %2.8 azalışla 11,1 milyar dolar olurken, azalış oranındaki gerçekleşmenin TİM öncü verilerine göre düşük olmasında bu yıl altın ihracatının 279mn dolara yükselmesi (geçen yıl 65mn dolar) etkili oldu. İthalat ise %18.2 azalışla 16,0 milyar dolar düzeyinde oluştu. Böylece, beklendiği gibi yıllık dış ticaret açığı sert düşüş göstererek 75,4 milyar dolar ile Ocak 2011’den beri en düşük düzeyine indi. Dış ticaret açığının gelecek ay da daha ılımlı olmak kaydıyla gerileme eğilimini sürdürmesi beklenebilir.

Dış ticaret dengesini enerji grubu çok olumlu etkilemeye devam ederken, altın grubunun etkisi yine olumsuz oldu. Altın ithalatının Ağustos ayında ($539mn) yine yüksek kalması ve ihracatının sınırlı artış göstermesi nedeni ile, altın ticaretinin yıllık dış ticaret açığına getirdiği kötüleşme 115mn dolar olurken, ilk 8 ay sonundaki toplam iyileşme ise 3,7 milyar dolara geriledi. 2012 yılında altın dış ticareti dengesi 5,7 milyar dolar fazla, 2013 yılında 11,8 milyar dolar açık ve geçen yıl ise yine 3,9 milyar dolar açık vermişti. Enerji ithalatı ise düşüş eğilimini korurken, Ocak-Ağustos döneminde enerji ithalatında toplam düşüş ise 10,5 milyar dolar oldu. Böylece son 12 aylık enerji ithalatı da 44,4 milyar dolara gerilemiş oldu.

İthalat alt gruplarından gelen sinyaller üretim, iç talep ve yatırımlar gibi büyüme bileşenleri açısından ise olumlu bir tablo çizmedi. Sermaye malı ithalatı (%10.4), ara malı ithalatı (%22.5) ve tüketim malı ithalatı (%1.8) yıllık bazda daralırken, özellikle yatırım ve tüketim eğiliminde önceki ayların olumlu tablosunu sona erdirdi. Ayrıca, sanayi üretimi açısından öncü olduğunu düşündüğümüz enerji ve altın hariç ara malı ithalatının hem önceki aya göre azaldığını hem de yıllık bazda daralışının güç kazandığını görüyoruz. Bu durum, Ağustos ayı için yıllık %1.0-1.5 artış aralığında olan sanayi üretimi ön tahminimizde risklerin aşağı yönlü olduğunu düşündürdü.  

Dış açık için Eylül sinyalleri karışık; ihracat daralışı tekrar hızlanırken, enerji ithalatı ise düşmeye devam edecektir. İhracatçı birliklerinin öncü verilerinden izlediğimiz kadarıyla, Eylül ayı TİM öncü ihracat (altın hariç) verisi işgünü azlığının da etkisiyle yıllık bazda sert düşüş (%19) görülebileceğini düşündürmektedir. Buna karşılık, altın ticareti kaynaklı lehte bir baz etkisi görünmektedir. Ayrıca, enerji ithalatının olumlu etkisi Eylül’de de gözlenmeye devam edilecektir. Daha net bir görünümü 2 Ekim’de açıklanacak gümrük verilerinden edinmeyi bekliyoruz.   

Dış ticaret verisinden sonra, Ağustos ayında cari denge 0,1 milyar dolar fazla verebilir diye düşünmekteyiz. Geçen yılın aynı ayında cari açık 2,2 milyar dolardı. Bu şekilde gelirse, son 12 aylık cari açık 42,6 milyar dolar düzeyine düşecek. Orta Vadeli Program’da %4.0 büyüme beklentisi ile 46,0 milyar dolar cari açık öngörülmüştü. Düşüş eğiliminin 2015 yılının kalan kısmında da devam edeceğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda, yakında aşağı revize edeceğimiz ortalama 60 dolar varil fiyatı varsayımımıza rağmen iç talep ve yatırımlardaki toparlanma nedeniyle, yılsonu cari işlemler açığı tahminimiz olan 36,5 milyar dolar (milli gelire oranla %4.8) üzerinde risklerin dengeli olduğunu düşünüyoruz.  

Cari açığın birincil belirleyicisi olan dış ticaret dengesinde 2015 yılı için bazı risklere rağmen beklentiler olumlu tarafta kalmaya devam ediyor. Son dönemde petrol fiyatlarının 45-50 dolar aralığına doğru geri çekilmesi ile 2015 yılı dış dengesi açısından olumlu etkileri güçlü bir şekilde gözlenmeye devam edilecektir. Buna karşılık, son yıllarda altın ithalat ve ihracatı faktörlerinin artan etkisi ve enerji fiyatlarındaki oynaklıklar nedeniyle manşet dış açık verileri yerine enerji ve altın hariç dış ticaret açığının seyrini takip etmeyi tercih ediyoruz ki, geçen yılın tamamında azalan bu verinin Şubat-Temmuz döneminde gözlenen yükselişten sonra Ağustos’ta tekrar düşüşe geçmesini büyüme açısından olumsuz ancak cari açık açısından olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz. Söz konusu göstergede, genel olarak, daralmanın mevcut duruma göre şiddetlenmesini büyüme açısından olumsuz bir gelişme olarak okurken, tekrar yükseliş eğilimine geçmesi de yeniden dengelenme açısından risk olarak izlemekteyiz. Öte yandan, gelişmiş ülkelerin (özellikle AB) büyüme hızlarında görülen yavaşlama ve Rusya pazarında daralmanın devam ediyor olması ise dış dengede daha belirgin iyileşmeyi sınırlandıran faktör olarak etki etmektedir.


15 Eylül 2015 Salı

Temmuz-Ağustos Dönemi Bütçe Verileri Değerlendirmemiz


n Bütçe dengesi, mali tatil döneminde geçen yılın aksine açık verdi. Merkezi Yönetim Bütçesi gerçekleşmeleri mali tatil nedeni ile Temmuz ve Ağustos ayları birlikte açıklandı. Merkezi Yönetim Bütçesi Temmuz’da 5,4 milyar TL açık, Ağustos’ta ise 5,2 milyar TL fazla verirken toplam açık geçen mali tatil döneminin üzerinde gerçekleşti, yine de bütçe dengesi ilk sekiz ay sonunda 0,6 milyar TL düzeyinde fazla verdi. Geçen yıl Ocak-Ağustos döneminde bütçe 2,7 milyar TL açık vermişti. OVP’de 2015 yılı bütçe açığı 21,0 milyar TL (GSYH’ya oranla %1.1) öngörülürken, 2014 yılı sonuçlarına göre (22,6 milyar TL açık - GSYH’ya oranı %1.3) daha iyi bir tablo çizilmişti.

n Faiz-dışı bütçe dengesi ise geçen yılın aynı döneminden daha yüksek fazla verdi. Faiz giderleri hariç bütçe dengesi Temmuz-Ağustos döneminde 8,55 milyar TL fazla verirken, geçen yılın aynı dönemine (7,83 milyar TL fazla) göre olumlu bir gerçekleşmeye işaret etti. Ocak-Ağustos döneminde verilen fazla 39,0 milyar TL ile 30,9 milyar TL’lik geçen yıl performansının çok üzerinde kalmayı sürdürdü. OVP’de bu yıl için 33,0 milyar TL faiz dışı fazla (GSYH’ya oranla %1.7) hedeflenirken, 2014 yılı sonuçlarının (27,2 milyar TL - GSYH’ya oranı %1.5) üzerinde belirlenmişti.

n Mali tatil döneminde bütçe gelirlerindeki artış hızı giderlerdeki artışın altında, ilk sekiz ay sonunda ise üzerinde gerçekleşti. Mali tatil döneminde bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre %14.0 artarak 82,9 milyar lira, bütçe giderleri ise %15.0 oranında artarak 83,0 milyar lira olarak gerçekleşti. Ocak-Ağustos döneminde ise; bütçe gelirleri %13.1 artışla 320,4 milyar TL ve bütçe giderleri ise %11.8 artışla 319,7 milyar TL düzeyinde oluştu. OVP’de bütçe gelirlerinin 2015 yılında %6.2 artışla 452,0 milyar TL’ye, bütçe giderlerinin ise %5.5 artışla 472,9 milyar TL’ye ulaşması öngörülüyor. Milli gelire oranla ise; gelirlerin önceki yıl gerçekleşen %24.1 seviyesinden %23.2’ye gerilemesi, harcamaların ise %25.4’den %24.3’e geri çekilmesi bekleniyor.

n Vergi tahsilatı Ağustos’ta yıllık bazda %13.3 artış gösterirken, iç talebi yansıtan vergilerde artış çok daha yüksek. Yurtiçi ekonomik aktivitedeki gelişmeleri iyi yansıtan vergilerden, dahilde alınan KDV, Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre %31.0 artarken, ÖTV gelirlerinde ise motorlu taşıtlar ve alkol-tütün kaynaklı %33.4 artış yaşandı. Dolayısı ile, ekonomik aktivite ve özellikle iç talep açısından olumlu bir görünüm sergiledi. Öte yandan, ithalat için öncü gösterge olan “ithalde alınan KDV” ise geçen Ağustos ayına göre %8.5 artış gösterdi. Ancak, söz konusu vergide ABD Doları bazlı yıllık değişim %17.7 ile daralma yönündeydi. Dolayısı ile, bu veri, aylık ithalatta önceki aya göre ve geçen yıla göre sert azalışa işaret ederken, benzer sinyali veren öncü gümrük verileri ile uyumlu görünmektedir.

n Son 12 aylık bütçe açığının GSYH’ya oranı Ağustos ayı sonunda %1.0 seviyesi ve faiz dışı fazla %1.9 seviyesinde yatay seyretti. 2014 yılında bütçe %1.3 açık verirken, faiz dışı fazla %1.5 seviyesinde oluşmuştu. Son 12 aylık bütçe açığının ve faiz dışı fazlanın GSYH’ya oranının ilk aylarda görülen bozulma eğiliminden sonra Nisan ayında TCMB kar transferinin ve Haziran ayında özelleştirme geliri kaydı nedeniyle belirgin iyileşmişti, Ağustos sonunda ise sırası ile %1.0 ve %1.9 seviyesinde oluştuğunu hesaplamaktayız.

n İlk sekiz aylık performans beklediğimizden iyi, ancak OVP hedefinin aşılma riskinin halen devam ettiğini düşünüyoruz. 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi için belirlenen büyüklükler, bütçe açığı ve faiz-dışı fazlanın GSYH’ya oranla sırası ile %1.1 ve %1.7 seviyelerinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü yani 2014 yılına göre daha olumlu bir tablonun çizildiğini göstermekteydi ki, daha önce yıl ortasındaki genel seçimler ve 2014 yılının aksine bütçeye bir defaya mahsus yeni gelir olarak kaydedilebilecek yoğunlukta bir özelleştirme işlemi olmaması nedeniyle bu hedefleri iyimser bulduğumuzu vurgulamıştık. Buna karşılık, ilk yarıda özelleştirme geliri kaydının geçen yılın üzerinde gerçekleşmesi ve TCMB’nin Nisan ayı kar transferinde gözlenen yükselişin beklediğimizden daha olumlu bir tablo getirdiğini görmüştük. Buna karşılık, kamu çalışanları toplu sözleşmelerinde ücretlere enflasyon hedefinin üzerinde artış getirilmesi ve Nisan başında hükümetin istihdam ve üretim artışını teşvik amacıyla geniş kapsamlı bazı tedbirler almasının, bu alandaki riskleri canlı tuttuğunu da düşünmekteyiz. Ayrıca, yenilenecek genel seçimler nedeniyle 2016 yılına geçici bütçe ile devam edilecek olması ve son dönemde iç güvenlik riski nedeniyle artış eğiliminde olan askeri harcamalar mali disiplin açısından, diğer riskler olarak izlenmelidir.


Haziran Ayı İşsizlik Verileri Değerlendirmemiz


n TÜİK verilerine göre Haziran ayında işsizlik oranı %9.6’ya yükselirken, tarım-dışı işsizlik oranı da %11.7’ye çıktı. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2015 yılı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 226 bin kişi artarken, işsizlik oranı ise 0.5 puanlık artış ile %9.6 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı da geçen yıla göre 0.6 puanlık artış ile %11.7’de oluştu. Önceki ay ise aynı oranlar sırası ile; %9.3 ve %11.4 düzeyindeydi. İşsizlik oranındaki artışın mevsimsellin gerektirdiği yönde (azalış) gerçekleşmediğini görüyoruz. Öte yandan, özellikle iç talebin seyri açısından önemli bir gösterge olarak izlediğimiz istihdamın yıllık artış hızının %2.5’e ve tarım-dışı istihdamın yıllık artış hızının %3.0’e yükseldiğini görmekteyiz ki, manşet verilere göre bir miktar daha olumlu bir tablo çizmektedir.

n İşsizlik ham verilerini sağlıklı değerlendirmek için dikkate almamız gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Mevsim etkilerinden arındırılmamış verilerin tarihsel gelişimine bakıldığında, genellikle işsizlik oranının yılın en düşük noktasını Haziran ayında gördüğü, bu ayı takiben de Şubat ayına kadar yükseliş eğilimine girdiği bilinen bir gelişmedir, yani mevsimsellik söz konusu oranların gelişiminde önemli bir belirleyici olmaktadır. Bu nedenle işsizlik oranındaki yükselişin, mevsim etkilerinden arındırılmış verilerde gözlenip gözlenmediği trend açısından daha önemli bir unsur olmaktadır. Buna karşılık, istihdamın ekonomilerin gerek genişleme gerekse daralma dönemlerinde ancak bu döngü belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra belirgin değişim gösteren bir üretim faktörü olması bu verinin öncü bir gösterge olmaktan çok, ekonomik aktivitedeki değişimlerin hanehalkı üzerindeki etkilerini gecikmeli olarak yansıtan bir veri olduğunu unutmamamızı da gerektiriyor.

n Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı %10.4’e çıkarken, tarım-dışı oran da %12.6’ya yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı tarihi düşük seviyesini %8,1 ile Haziran 2012’de görmüş ve uzun süre yatay seyrettikten sonra 2013 yılında %9’a yükselmiş, bu döngüde gördüğü en yüksek seviye 2014 yılı Kasım ayında ulaştığı %10.6 olmuştu. Takip eden 5 aylık gerilemeden sonra ise Mayıs’ta tekrar yönünü yukarı çevirmişti. Öte yandan, mevsimsellikten arındırılmış verilerde trend açısından istihdamdaki aylık değişimlerin daha fazla bilgi içerdiğini düşünüyoruz. Bize göre, aynen ABD verilerini piyasaların izlediği gibi, Türkiye’de de mevsimsellikten arındırılmış tarım-dışı istihdam aylık değişimi takip edilmelidir. Bu şekilde bakıldığında, Türkiye ekonomisinde 2012-2013 yıllarında aylık ortalama 70 bin kişilik güçlü sayılamayacak bir tarım-dışı istihdam yaratılmış, benzer şekilde 2014 yılında ortalama aylık artış 78 bin kişiyle önceki iki yıla yakın gerçekleşmişti. Bu yıl ise, tarım-dışı istihdamda, ilk çeyrekte ortalama aylık 50 bin kişilik zayıf artıştan sonra ikinci çeyrekte ortalama aylık 59 bin kişilik artışla sınırlı bir hızlanma gözlenmiştir. Haziran ayı bazında ise önceki ayların aksine bin kişilik istihdam azalışı kaydedilmiştir. Diğer taraftan, mevsimsellikten arındırılmış işgücüne katılım oranı yeni tarihi zirve olan %51.4 seviyesine yükselmiş, bir yandan işsizlik oranındaki düşüşü sınırlayan bir etken olarak çalışırken, bir yandan da iş bulma ümidinin arttığını düşündüren bir gelişme olmuştur. 

n Tarım-dışı istihdam artışında hizmetler sektörü lokomotif olmayı sürdürüyor, diğer sektörlerin katkısı ise ihmal edilebilir boyutta. Tarım dışı sektörlerde istihdam edilenlerin sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre gözlenen 707 bin kişi artışın, 634 bini hizmetler sektörü kaynaklı olurken, sanayi sektöründe 48 bin, inşaat sektöründe ise 26 bin kişilik istihdam artışı gözlenmiştir. Bu görünüm hiç de şaşırtıcı değildir, GSYH verilerine göre hizmetler sektörü 2014’de %4.1 büyüdükten sonra bu yıl ilk yarıda da %4.1 oranında büyüme göstermiştir.

n Önceki ay başlayan işgücü piyasasında bozulma eğilimi bu ay güçlenmiş görünürken, büyümeye ilişkin gelişmelere bakıldığında ise bunun devam etmesi olası görünmektedir. 2014 yılında büyüme %2.9 ile potansiyel büyüme oranının altında kalmış, bu yılın ilk yarısında ise sınırlı bir hızlanma ile %3.1 gibi yetersiz bir büyüme hızıyla devam edilmektedir. Ayrıca, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler büyüme hızında yeniden yavaşlamaya işaret etmektedir. Bu durum ise istihdamda aşağı yönlü bir seyrin hakim olabileceğini düşündürmektedir.   


10 Eylül 2015 Perşembe

Temmuz Ayı Cari Denge Verilerine İlişkin Değerlendirmemiz


TCMB verilerine göre Temmuz ayında cari işlemler dengesi 3,15 milyar dolar açık verdi. Geçen yılın aynı ayında 2,39 milyar dolar açık verilmişti. Piyasa ortalama beklentisi ve bizim beklentimiz 3,5 milyar dolar açık verilmesi yönündeydi. Böylelikle, son 12 aylık birikimli cari açık 45,0 milyar dolar düzeyine yükselmiş oldu. Ancak, dış ticarete ilişkin öncü göstergeler Ağustos ayında yıllık cari açığın tekrar düşüş eğilimine döneceğine  işaret etmektedir. Bu sonuçlar sonrasında, milli gelire oranla cari açık %6.0 düzeyine yükselmiştir. Ayrıca, enerji dışı cari denge GSYH’ya oranla %0.6 düzeyinde açık verirken, enerji ve altın dışı cari dengede verilen açık da %0.6’ya yükselmiş, cari dengenin temel eğiliminde bozulmanın devamına işaret etmiştir.

Cari açıkta Temmuz ayında gözlenen kötüleşmede, dış ticaret açığının geçen yılın aynı ayına göre artması ana etken olurken, hizmetler dengesinin geçen yıla yakın fazla vermesi ve birincil gelir dengesinin geçen yıldan az açık vermesi ise kötüleşmeyi sınırlandırdı. Dış ticaret açığı, ithalatın ihracata göre daha sert daralması sonrasında Temmuz’da yıllık bazda %6.5 artmıştı. Ancak, hizmetler dengesi içinde turizm gelirlerinin önceki çeyreğin aksine geçen yıla göre %3 artış gösterdiği izlendi, bavul ticareti ise Rusya krizinin etkisiyle yıllık bazda %27.8 gerileme gösterirken, taşımacılık gelirlerinin de yıllık bazda azalmaya devam ettiği gözlendi. Ağırlıklı olarak yatırım gelir-gider dengesinden oluşan birincil gelir dengesinin ise geçen yıla göre çok daha düşük açık verdiği izlendi. 

Finansman tarafında; cari açığın fazlasıyla finanse edilmesi nedeniyle resmi rezervlerde 2,0 milyar dolarlık artış gözlendi. Portföy kanalında, bu ay da olumsuz görünüm ağır basarken, banka yurtdışı tahvil ihraçları ve şirket tahvil ihraçları da durma noktasındaydı. Alt kırılım olarak; Hisse senetlerinden 474mn dolar çıkış, DIBS’dan ise 1.1 milyar dolar çıkış gözlendi. Doğrudan yatırımlar ise 2.5 milyar dolarlık güçlü bir girişe işaret etti. Bankalar ve şirketlerin kısa-uzun vadeli kredi yenilemelerinde ise güçlü (toplam net borçlanma sırası ile 2,25 ve 1,3 milyar dolar) bir görünüm vardı. Finansmana önceki aylarda yüklü katkıda bulunan net hata-noksan kalemi bu kez sınırlı girişe (105mn dolar) işaret etti. Bu kanaldan ilk aydaki ayda toplam giriş 9,0 milyar dolara ulaşmıştı. Bütün bu gelişmeler sonucunda cari açık fazlasıyla finanse edildiğinden TCMB döviz rezervlerinde 2,0 milyar dolar artış gözlendi.

Yakın dönem cari açık seyri açısından altın ihracatının Ağustos ayında yükselerek zaten yüksek seyreden altın ithalatını karşılaması olumlu bir sinyal oldu. Altın ihracatı 2014 yılı toplamında 3,2 milyar dolar gerçekleşirken bu yıl ilk dört ay toplamında 5,4 milyar dolara ulaşmıştı. Ancak, Mayıs-Temmuz döneminde altın ihracatı 161mn dolara düşerken, Ağustos için gümrük verileri 0,6 milyar dolar altın ihracatı gerçekleştiğine işaret etmektedir. Ayrıca altın ithalatının İAB açıklamasına (11.7 ton altın ithal edilmiş) dayanarak Ağustos ayında 0,55 milyar dolar civarı gerçekleşeceğini öngörürken (geçen Ağustos 0,2 milyar dolar) tüm bu nedenlerle dış ticaret dengesini hafif olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz. 2012 yılında altın dış ticareti dengesi 5,7 milyar dolar fazla, 2013 yılında 11,8 milyar dolar açık, 2014 yılında ise 3,9 milyar dolar açık ile kapanmıştı. Bu yıl ilk 7 ayda ise 3,6 milyar dolar fazla verilmiştir. Bu tür sürpriz etkiler nedeniyle, önceki yıllarda olduğu gibi ana eğilim açısından ihracat ve ithalat verilerini altın etkisini dışlayarak izlemek daha sağlıklı olmaya devam edecektir.

İhracatın (altın hariç) Ağustos ayında daralma eğilimine devam etmesi ise olumsuz bir sinyal olarak kaydedilmiştir. Ağustos ayında TİM verilerine göre, altın hariç ihracat, Irak’a olan ihracatın %9.0 artmasına karşılık, AB’ye ihracatın %5 azalış göstermesi ile yıllık bazda %4.9 azalış göstermiştir. Geçen yılın tamamında altın hariç ihracat yıllık bazda %4.3 artış kaydederken bu yıl ilk 7 aylık dönemde %9 daralma gözlendi.  

İthalat ve ihracat için önemli bir öncü gösterge olan Gümrük Bakanlığı verileri Ağustos ayında dış ticaret açığında yine daralma görüleceğini düşündürüyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, her ayın ikinci günü bir önceki aya ilişkin resmi olmayan ihracat ve ithalat verilerini açıklıyor. Gümrük Bakanlığı verilerinin, resmi TUİK verilerine çok yakın olduğunu biliyoruz. Söz konusu verilere göre, Ağustos ayında ihracat 11,1 milyar dolar ve ithalat 16,0 milyar dolar düzeyinde oluşmuş. Böylece, dış ticaret açığı ise 4,88 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiş. Bu ise, dış ticaret açığının yıllık olarak çok sert daralma göstereceği (geçen Ağustos 8,1 açık) anlamına geliyor. 


Cari açıktaki iyileşme eğiliminin bazı risklere rağmen 2015 yılının kalanında ılımlı bir şekilde devam etmesini beklerken, yılsonu için 36.5 milyar dolar olan cari açık tahminimiz üzerindeki risklerin dengeli olduğunu düşünüyoruz. Önceki yıl cari açığı azaltan faktörlerin başında gelen finansal koşullarda gözlenen sıkılaşmanın 2015 yılında da etkisini devam ettirdiği gözlenirken, buna karşılık petrol fiyatlarının da 2014 yılı ortalamasının (99 dolar) çok altındaki mevcut düzeyini koruması durumunda cari açıktaki iyileşmeye belirgin katkıda bulunacağını düşünmekteyiz. Buna karşılık, Rusya gibi önemli ihracat pazarlarındaki sorunlu görünüm ve AB’de gözlenmekte olan durgunluk ise dış ticaret açığını artırıcı riskler arasında takip edilmektedir. OVP’de 2015 yılı cari işlemler dengesi tahmini, %4 büyüme ve petrol fiyatı ortalama 101.9 dolar varsayımı altında, 46 milyar dolar olarak belirlenmişti. Biz ise %2.9 büyüme ve 60 dolar varsayımı altında 36,5 milyar dolar düzeyinde beklemekteyiz. Bu tahmin üzerinde yukarı yönlü riski, ödemeler dengesi verisinde zaman zaman ağırlıklı olarak turizm gelirlerinde gözlenen aşağı yönlü revizyonlar artırırken, petrol fiyatlarının varsayımlarımızın yaklaşık 10 dolar altında seyretmesi ise dengelemektedir.