Bugün kendimi yazacağım kimse kusura bakmasın. Altı yıl önce 8 Haziran 2004’de bu gazetedeki ilk yazımın çıkmasıyla başlayan ve haftada iki gün olarak devam eden yazarlık serüvenimde Referans penceresini bugün kapatıyorum. Malum gazetemiz Radikal bünyesine geçtiğinden bu hafta sonundan itibaren yayın hayatına son verecek. Böylece, ne yazık ki, Dünya dışında günlük bir ekonomi gazetesi denemesi daha başarısızlıkla sonuçlanmış da oluyor. Ekonomi gazeteciliği ile uğraşanlar bizde niye Financial Times veya Wall Street Journal gibi bir yayının uzun ömürlü olamadığını şapkayı önlerine koyup düşünmeli.
Altı yıldan fazla süren bu deneyime başlamadan önce ilk yazımda aşağıdaki manifestomu sizlerle paylaşmıştım.
1) Ekonomik temellerde ne görüyorsak onu söyleyeceğiz. Eğriye “eğri”, doğruya “doğru” diyeceğiz.
2) Kendi dünya görüşümüze veya ideolojimize göre değil, global ekonomik sistemin gerçeklerini girdi alarak yazacağız.
3) Kimseye yakın veya uzak değiliz. Herkese eşit mesafedeyiz.
4) Somut verilerle desteklemeden 365 gün kötümser olup kafaları bulandıran veya sürekli iyimser olup hayallere uçuranlarla savaşacağız, ama polemiğe girmeyeceğiz.
Umarım sizler de bu ilkeleri koruduğumu düşünüyorsunuzdur. Gazetede yazımın çıktığı günlerde, internet sitesi üzerindeki “en çok okunanlar” kısmında sürekli olarak ilk üç arasında yer almam sizin ilginize de işaret ediyor.
Her neyse lafı fazla uzatmayalım, bu ayrılık sürecinde güncel yazılarımı bir profesyonel iktisatçı'nın ekonomiler ve piyasalara hem global hem de yerel bakışını yansıtan “Ekonomi Asla Sadece Ekonomi Değildir..“ (http://burumcekci.blogspot.com) başlıklı blogumdan izlemeye devam edebilirsiniz. Ayrıca, ingilizce bilenler için bir yeni bilgiyi daha paylaşayım. Yakın bir zamanda Türkiye’nin köklü gazetelerinden Hürriyet Daily News’da yazarlığa devam etme durumum söz konusu. Sağlıcakla kalın, görüşmek üzere...
Bir Profesyonel İktisatçı'nın Ekonomiler ve Piyasalara Glokal Bakışı
Medyada Bizden Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Medyada Bizden Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Ekim 2010 Cuma
26 Ağustos 2010 Perşembe
Deniz Gökçe'den analizlerimize övgü...
Akşam gazetesindeki köşesinde Sn. Deniz Gökçe analizlerimize değinmiş.
23 Kasım 2009 Pazartesi
Deniz Gökçe, köşesini bana ayırmış...
Sn. Deniz Gökçe, Akşam gazetesindeki köşesinde çıkan Pazar günkü yazısında geniş bir şekilde "dış ticarette yapısal dönüşüm" konusundaki yazıma yer vermiş.
27 Ağustos 2009 Perşembe
Güngör Uras, Kur Riski Raporumuza Köşesinde Değinmiş...
Güngör Uras, bugün Dünya gazetesindeki köşesinde geçen hafta yayınlanan Kur Riski raporumuza yer vermiş.
Etiketler:
Döviz Kuru,
Medyada Bizden Alıntılar
22 Haziran 2009 Pazartesi
Vatan Gazetesi'ndeki Ropörtajım
Geçtiğimiz hafta Vatan Gazetesi'nden Ufuk Korcan ve Ali Ağaoğlu ile yaptığımız söyleşi gazetenin bugünkü sayısında yayınlandı.
8 Haziran 2009 Pazartesi
Medyada Bizden Alıntılar (2) - Deniz Gökçe'nin bahsettiği analist benim...
Sayın Deniz Gökçe, Akşam gazetesindeki köşesinde iki gün üstüste değerlendirmelerimize yer verdi. Aşağıda bu yazıların ilgili kısımlarını veriyorum.
Aşağıda bir mali kurumun, objektif olduğunu düşündüğümüz ve bilgisine saygı duyduğumuz analistinin raporundaki 'şu andaki durum tespitini' yayınlıyoruz. Sonra da yarın paket hakkındaki değerlendirmeleri yayınlayacağız.
***
Analist der ki: 'Ağırlıklı olarak güven endekslerinin oluşturduğu öncü göstergeler, farklı hızlarda olsa da, dünyanın her tarafında üretim ve hizmetler sektörlerinin toparlanma eğilimini, hem de mart ayından itibaren güçlenerek koruduğunu göstermektedir. Güven endekslerine güvensizlik birçok kesimde sürüyor olsa da, herhalde en karamsarlar bile artık 'dibi görmedik' söyleminden 'toparlanma yavaş olacak' söylemine geçebilmek için fırsat kolluyorlardır. Hatta öncü göstergelerin (PMI) bazı ülkelerdeki toparlanmayı görüntü olarak V tipi bir şekilde yansıtması, bir süre sonra 'acaba gerçek dünyadan çok mu uzak kaldık' paniğine bile sokabilir. Belki birçoklarına şaşırtıcı gelecektir ama bu tür bir toparlanma imajı veren az sayıdaki ülkeler arasında Türkiye de bulunmaktadır. Dünya genelinde bu çalışmayı yapan Markit şirketinin verilerine göre, Çin ve Hindistan dışında sadece Türkiye'nin PMI endeksi genişleme ve daralma dönemlerini ayıran kritik 50 seviyesinin üzerine çıkmıştır. Daha çarpıcı olarak, bu endeksin Kasım 2007'den beri, yani daralma sürecine girmemizden önce, 50 seviyesinin altında seyrettiği de bilinmektedir. Benzer bir çalışma olan TCMB Reel Kesim Güven Endeksi de Mayıs'ta 96.9 ile kritik 100 seviyesine yaklaşarak bu görünümü teyit ettiğini de belirtelim. Tüm bu gelişmelerin bu yılın ikinci yarısında küresel resesyondan çıkış, Türkiye ekonomisinin ise son çeyrekte yeniden büyüme eğilimine dönmesi senaryomuzu güçlendirdiği açıktır.'
Dikkat edilirse bu yorum, Deniz Gökçe'nin genel değerlendirmesine oldukça yakındır. Ancak bu tür konjonktür değerlendirmesi yapmak, paketi eleştirmekten kaçınmak demek de değildir.
Yarın kendi değerlendirmelerimizi hem de yukarıda analizini yayınladığımız analistin paket değerlendirmelerini, Başbakan'ın basın toplantısındaki sorulara verdiği cevapları da katarak, sütuna taşıyacağız.
Mantıklı bir analistten sağlam analizler!
Dün bu sütunda mali sektörde çalışan ekonomist bir meslektaşımızın, bizim görüşlerimizle büyük ölçüde örtüşen durum değerlendirmesini bu sütuna taşımıştık. Arzu eden okurlar eğer okumadılarsa AKŞAM Gazetesi internet arşivinden okuyabilirler. Durum değerlendirmelerini dün sütuna aktardığımız analistin, bugün de, yeni politika paketi konusundaki değerlendirmelerini sütunumuza özet olarak alıyoruz.
'Tüm anlatılan bu gelişmelerin, bu yılın ikinci yarısında küresel ortamda resesyondan çıkış,Türkiye ekonomisinde ise, son çeyrekte yeniden büyüme eğilimine dönmesi senaryomuzu güçlendirdiği açıktır! Bu durum stok eritme süreçlerinde ekonomilerin en doğal reaksiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Henüz belli olmayan ise, üretim ve istihdamda sert düşüşler ile oluşan atıl kapasitenin ne zaman elimine edilebileceği, yani ekonomilerin potansiyel üretim seviyelerine geri dönüş zamanlamasıdır. Dış talepte (ihracat) belirgin bir toparlanma görülmeden bu konuda ihtiyatlı olunmalı, büyümenin orta-uzun vadede en önemli itici gücü olan özel yatırımların, talebin seyrine ilişkin mevcut belirsizlik ve kapasite fazlası altında, uzunca bir süre zayıf kalabileceği unutulmamalıdır. Kısacası, öncü göstergelerdeki V hareketinin ekonomide ancak U tipi toparlanma getirmesi öngörümüzü koruyoruz.
Diğer taraftan, ekonomi yönetiminin kapsamlı bir orta-uzun vadeli program açıklamak veya bunun yerini alacak bir IMF anlaşmasına gitmek yerine, daha önce açıklanan tedbir paketlerine yenilerini eklemeye devam etmesinin, kısa vadede ekonomik aktivite açısından riskleri yukarı yönlü duruma (olumlu anlamda) getirdiğini de belirtmeliyiz. Geçici vergi indirimlerinin uzatılması ve istihdama yönelik düşünülen yeni önlemler, zaten üretimden önce, geçen yıl son çeyrekte dibe vurarak toparlanma eğilimine giren iç talebin daha da güçlenmesine yardımcı olacaktır. Ancak, hem geçici önlemlere sağlanan bu toparlanmanın kalıcı bir eğilime dönüşmesi zor olabilir hem de kısa vadeli bu faydanın bozulan bütçe dengeleri kanalıyla orta-uzun vadeli büyüme görünümü üzerinde olumsuz yansımaları görülebilir. Buradaki itirazımızın önlemlerin alınmasına değil, iyi önceliklendirilmemesine, bütüncül bir yaklaşımla uygulanmamasına ve ileride işler düzelince maliyetin nasıl telafi edileceğinin yol haritasının çizilmemesine olduğunu, bir kere daha vurgulamalıyız. Söz konusu yeni önlemler önceki gün Başbakan Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanmış, ancak daha önceki tedbir paketlerinde olduğu gibi bütçeye maliyeti konusunda net bir bilgi verilmemiştir. Bu maliye politikasında şeffaflık ve öngörülebilirlik açısından çok ciddi bir problemdir. Ayrıca, vergi indirimlerinin uzatılması konusunda da, 'devam kararı alınacak ve alınamayacak olanlar var' denilerek uzatma için açık kapı bırakılmıştır. KEP'te yer alan 'Krize Karşı Alınan Mali Önlemler ve Maliyeti' başlıklı tablodan hareketle çeşitli sektörlerde uygulanan KDV+ÖTV indiriminin 3 ay daha uzatılması durumunda bütçeye maliyetini, 1.9 milyar TL civarında hesaplamaktayız. Pakette yer aldığı belirtilen 'geçici stajyer' ve kamuya mevsimlik işçi alımı tedbirlerinin toplam maliyeti ise basına göre 1.3 milyar TL, Başbakan'a göre ise 1 milyar TL civarındadır. Ayrıca, aynı pakette yer alan yeni teşvik sisteminin 1.5 yıllık maliyetinin 1.8 milyar TL olduğu belirtilmektedir. Tüm bu imkanlar sonuna kadar kullanılırsa GSYH'ya oranla % 7.8'e ulaşmasını beklediğimiz bütçe açığını yaklaşık 0.5 puan daha artırması beklenebilir.
Yeni teşvik sistemini, büyümenin orta-uzun vadede en önemli itici gücü olarak gördüğümüz özel yatırımlar açısından, faydalı bulsak da, talebin seyrine ilişkin mevcut belirsizlik ve kapasite fazlası altında, yatırımların uzunca bir süre zayıf kalabileceğine yukarıda dikkat çekmiştik.
Sonuç olarak, öncü göstergelerde daha da belirginleşen V hareketinin ekonomide ancak U tipi toparlanma getirmesi öngörümüzü korumaya devam ediyoruz. Kapsamlı bir program yerine tedbir paketleri silsilesinin devamının tercih edilmesinin, kısa vadede iç talep kanalıyla büyümeye destek verdiğini düşünürken, yeni tedbirlerle artan bütçe faturasının orta-uzun vadeli büyümeye zarar vermesinden korkuyoruz. Ayrıca, GSYH'da % 70 ile en önemli payı iç tüketim alsa da, yanına dış talep ve özel yatırımlar eklenmedikçe toparlanma eğiliminin yeterince güçlenemeyeceğini düşünüyoruz. Dünya genelinde ortaya çıkan kapasite fazlasının, bu unsurları baskı altında tutmaya devam etmesini de bekliyoruz .'
Bu analistin yaklaşımını, ekonomiye önyargısız ve pozitif bakması, ama diğer taraftan potansiyel risklere de ciddi şekilde dikkat çekmesi nedeni ile incelenmeye değer bulunuyorum ve bu nedenle köşeme taşıdım. Çalıştığı mali kurumu ve analistin adını veremedim, çünkü analizini buraya taşımadan evvel kendisini bulup izin alamadım.
Aşağıda bir mali kurumun, objektif olduğunu düşündüğümüz ve bilgisine saygı duyduğumuz analistinin raporundaki 'şu andaki durum tespitini' yayınlıyoruz. Sonra da yarın paket hakkındaki değerlendirmeleri yayınlayacağız.
***
Analist der ki: 'Ağırlıklı olarak güven endekslerinin oluşturduğu öncü göstergeler, farklı hızlarda olsa da, dünyanın her tarafında üretim ve hizmetler sektörlerinin toparlanma eğilimini, hem de mart ayından itibaren güçlenerek koruduğunu göstermektedir. Güven endekslerine güvensizlik birçok kesimde sürüyor olsa da, herhalde en karamsarlar bile artık 'dibi görmedik' söyleminden 'toparlanma yavaş olacak' söylemine geçebilmek için fırsat kolluyorlardır. Hatta öncü göstergelerin (PMI) bazı ülkelerdeki toparlanmayı görüntü olarak V tipi bir şekilde yansıtması, bir süre sonra 'acaba gerçek dünyadan çok mu uzak kaldık' paniğine bile sokabilir. Belki birçoklarına şaşırtıcı gelecektir ama bu tür bir toparlanma imajı veren az sayıdaki ülkeler arasında Türkiye de bulunmaktadır. Dünya genelinde bu çalışmayı yapan Markit şirketinin verilerine göre, Çin ve Hindistan dışında sadece Türkiye'nin PMI endeksi genişleme ve daralma dönemlerini ayıran kritik 50 seviyesinin üzerine çıkmıştır. Daha çarpıcı olarak, bu endeksin Kasım 2007'den beri, yani daralma sürecine girmemizden önce, 50 seviyesinin altında seyrettiği de bilinmektedir. Benzer bir çalışma olan TCMB Reel Kesim Güven Endeksi de Mayıs'ta 96.9 ile kritik 100 seviyesine yaklaşarak bu görünümü teyit ettiğini de belirtelim. Tüm bu gelişmelerin bu yılın ikinci yarısında küresel resesyondan çıkış, Türkiye ekonomisinin ise son çeyrekte yeniden büyüme eğilimine dönmesi senaryomuzu güçlendirdiği açıktır.'
Dikkat edilirse bu yorum, Deniz Gökçe'nin genel değerlendirmesine oldukça yakındır. Ancak bu tür konjonktür değerlendirmesi yapmak, paketi eleştirmekten kaçınmak demek de değildir.
Yarın kendi değerlendirmelerimizi hem de yukarıda analizini yayınladığımız analistin paket değerlendirmelerini, Başbakan'ın basın toplantısındaki sorulara verdiği cevapları da katarak, sütuna taşıyacağız.
Mantıklı bir analistten sağlam analizler!
Dün bu sütunda mali sektörde çalışan ekonomist bir meslektaşımızın, bizim görüşlerimizle büyük ölçüde örtüşen durum değerlendirmesini bu sütuna taşımıştık. Arzu eden okurlar eğer okumadılarsa AKŞAM Gazetesi internet arşivinden okuyabilirler. Durum değerlendirmelerini dün sütuna aktardığımız analistin, bugün de, yeni politika paketi konusundaki değerlendirmelerini sütunumuza özet olarak alıyoruz.
'Tüm anlatılan bu gelişmelerin, bu yılın ikinci yarısında küresel ortamda resesyondan çıkış,Türkiye ekonomisinde ise, son çeyrekte yeniden büyüme eğilimine dönmesi senaryomuzu güçlendirdiği açıktır! Bu durum stok eritme süreçlerinde ekonomilerin en doğal reaksiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Henüz belli olmayan ise, üretim ve istihdamda sert düşüşler ile oluşan atıl kapasitenin ne zaman elimine edilebileceği, yani ekonomilerin potansiyel üretim seviyelerine geri dönüş zamanlamasıdır. Dış talepte (ihracat) belirgin bir toparlanma görülmeden bu konuda ihtiyatlı olunmalı, büyümenin orta-uzun vadede en önemli itici gücü olan özel yatırımların, talebin seyrine ilişkin mevcut belirsizlik ve kapasite fazlası altında, uzunca bir süre zayıf kalabileceği unutulmamalıdır. Kısacası, öncü göstergelerdeki V hareketinin ekonomide ancak U tipi toparlanma getirmesi öngörümüzü koruyoruz.
Diğer taraftan, ekonomi yönetiminin kapsamlı bir orta-uzun vadeli program açıklamak veya bunun yerini alacak bir IMF anlaşmasına gitmek yerine, daha önce açıklanan tedbir paketlerine yenilerini eklemeye devam etmesinin, kısa vadede ekonomik aktivite açısından riskleri yukarı yönlü duruma (olumlu anlamda) getirdiğini de belirtmeliyiz. Geçici vergi indirimlerinin uzatılması ve istihdama yönelik düşünülen yeni önlemler, zaten üretimden önce, geçen yıl son çeyrekte dibe vurarak toparlanma eğilimine giren iç talebin daha da güçlenmesine yardımcı olacaktır. Ancak, hem geçici önlemlere sağlanan bu toparlanmanın kalıcı bir eğilime dönüşmesi zor olabilir hem de kısa vadeli bu faydanın bozulan bütçe dengeleri kanalıyla orta-uzun vadeli büyüme görünümü üzerinde olumsuz yansımaları görülebilir. Buradaki itirazımızın önlemlerin alınmasına değil, iyi önceliklendirilmemesine, bütüncül bir yaklaşımla uygulanmamasına ve ileride işler düzelince maliyetin nasıl telafi edileceğinin yol haritasının çizilmemesine olduğunu, bir kere daha vurgulamalıyız. Söz konusu yeni önlemler önceki gün Başbakan Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanmış, ancak daha önceki tedbir paketlerinde olduğu gibi bütçeye maliyeti konusunda net bir bilgi verilmemiştir. Bu maliye politikasında şeffaflık ve öngörülebilirlik açısından çok ciddi bir problemdir. Ayrıca, vergi indirimlerinin uzatılması konusunda da, 'devam kararı alınacak ve alınamayacak olanlar var' denilerek uzatma için açık kapı bırakılmıştır. KEP'te yer alan 'Krize Karşı Alınan Mali Önlemler ve Maliyeti' başlıklı tablodan hareketle çeşitli sektörlerde uygulanan KDV+ÖTV indiriminin 3 ay daha uzatılması durumunda bütçeye maliyetini, 1.9 milyar TL civarında hesaplamaktayız. Pakette yer aldığı belirtilen 'geçici stajyer' ve kamuya mevsimlik işçi alımı tedbirlerinin toplam maliyeti ise basına göre 1.3 milyar TL, Başbakan'a göre ise 1 milyar TL civarındadır. Ayrıca, aynı pakette yer alan yeni teşvik sisteminin 1.5 yıllık maliyetinin 1.8 milyar TL olduğu belirtilmektedir. Tüm bu imkanlar sonuna kadar kullanılırsa GSYH'ya oranla % 7.8'e ulaşmasını beklediğimiz bütçe açığını yaklaşık 0.5 puan daha artırması beklenebilir.
Yeni teşvik sistemini, büyümenin orta-uzun vadede en önemli itici gücü olarak gördüğümüz özel yatırımlar açısından, faydalı bulsak da, talebin seyrine ilişkin mevcut belirsizlik ve kapasite fazlası altında, yatırımların uzunca bir süre zayıf kalabileceğine yukarıda dikkat çekmiştik.
Sonuç olarak, öncü göstergelerde daha da belirginleşen V hareketinin ekonomide ancak U tipi toparlanma getirmesi öngörümüzü korumaya devam ediyoruz. Kapsamlı bir program yerine tedbir paketleri silsilesinin devamının tercih edilmesinin, kısa vadede iç talep kanalıyla büyümeye destek verdiğini düşünürken, yeni tedbirlerle artan bütçe faturasının orta-uzun vadeli büyümeye zarar vermesinden korkuyoruz. Ayrıca, GSYH'da % 70 ile en önemli payı iç tüketim alsa da, yanına dış talep ve özel yatırımlar eklenmedikçe toparlanma eğiliminin yeterince güçlenemeyeceğini düşünüyoruz. Dünya genelinde ortaya çıkan kapasite fazlasının, bu unsurları baskı altında tutmaya devam etmesini de bekliyoruz .'
Bu analistin yaklaşımını, ekonomiye önyargısız ve pozitif bakması, ama diğer taraftan potansiyel risklere de ciddi şekilde dikkat çekmesi nedeni ile incelenmeye değer bulunuyorum ve bu nedenle köşeme taşıdım. Çalıştığı mali kurumu ve analistin adını veremedim, çünkü analizini buraya taşımadan evvel kendisini bulup izin alamadım.
2 Haziran 2009 Salı
Medya'da Bizden Alıntılar
Ekonomilerde U Dönüşü başlıklı aylık değerlendirmemiz Tevfik Güngör'ün Dünya Gazetesi'ndeki yazısını oluşturmuş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)