Aralık ayında TÜFE %0.21 artış ile %0.05
azalış yönündeki konsensüs beklentinin ve %0.10 düzeyindeki azalış beklentimizin
üstünde gerçekleşti. Geçen yıl Aralık’ta
%0.44 azalış olurken, 2003 yılı bazlı endeksin Aralık ayları tarihsel
ortalaması ise %0.20 artışa işaret ediyordu. Enflasyonun geçen yıla göre yüksek
gelmesinde ise, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında Rusya ambargosu ile
beklenen gerilemenin olmaması etkili olurken, kurlara hassas olan gruplardaki (ev
eşyası) artışların devam etmesi ve giyim grubunda mevsimlik indirimlerin
sınırlı kalması da kötüleşmeyi artırdı. Böylece, yıllık TÜFE de önceki ayki %8.10
seviyesinden %8.81’e yükselmiş oldu. Bu ise, %8.17 seviyesindeki önceki yıl
enflasyonunu da aşıldığını yansıtırken, 2011 yılından beri en yüksek yıl sonu
enflasyonuna da işaret etti. TCMB, PPK özetlerinde, işlenmemiş gıda fiyat
artışlarının son Enflasyon Raporu’nda öngörülenden yüksek olacağını belirtmiş, dolaylı
olarak gıda yıllık enflasyonunda düzeltme beklemediği sinyalini vermişti.
İşlenmemiş gıda fiyatları yıllık bazda yükseliş
eğilimini korurken, işlenmiş gıda fiyatlarında ise gerileme eğilimi sona erdi. Hesaplamalarımıza göre geçen yıl Aralık
ayında işlenmemiş gıda fiyatları aylık %0.40 düşerken bu yıl ise %1.80 artış
gösterdi. Dolayısı ile, işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 2.2 puan artışla yılı
%13.7 seviyesinde kapamış olurken, işlenmiş gıda fiyatları yıllık artışında da
yıl boyu devam eden gerileme eğilimi sona erdi ve %8.3’e doğru artış gözlendi.
Böylece, gıda fiyatlarının yıllık artış hızı %10.9 seviyesine yükselirken, 2015
yılını da beklendiği gibi son Enflasyon Raporu’ndaki gıda fiyatı varsayımının
(%8.0) çok üzerinde bitirdi. Endeks tarihindeki ortalama yıllık artışı %9.4
olan gıda fiyatlarının 2016 yılındaki seyri, Ocak ayı Enflasyon Raporu’nda
açıklanacak olan TCMB enflasyon yıl sonu tahmini açısından kritik önem taşımaya
devam edecektir. Ekim raporunda yıl sonu tahmini %6.5 olarak belirtilmişti.
Yüksek asgari ücret artışı ve TL’de ilave değer
kaybının yüksekliği nedeniyle 2016 yılı için enflasyonda olumlu senaryo çizmek
şu aşamada zor. Aralık ayında
önceki aya göre 0.71 puan artışla %8.81’e ulaşan yıllık TÜFE, son Enflasyon
Raporu’nda yer alan yıl sonu TCMB tahmininin (%7.9) çok üzerinde yılı bitirirken,
enflasyon hedefi (%5) etrafındaki belirsizlik aralığının (+/-2 puan) da
üzerinde kaldı ve TCMB’yi hükümete yeni bir mektup yazmaya mecbur etti.
Önümüzdeki dönem seyri açısından ise, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarında
yeni bir düşüş dalgası olması yukarı yönlü baskıyı sınırlayıcı bir gelişme
olarak kaydedilirken, asgari ücrete yapılan %30 oranındaki artışın özellikle
hizmet fiyatlarında yukarı yönlü baskıyı artırması (TCMB bile TÜFE’ye etkisini
1.5 puan olarak vermişti) ve Ocak ayında gözlenen idari fiyat ayarlamaları
(elektrik, ÖTV v.b) 2016 yılı için olumlu bir senaryo çizilmesini şu anda
engellemektedir. Ancak, aslında enflasyonun kaderini büyük ölçüde döviz kurları
belirleyecektir. Eğer TL’de bu yıl ilave bir değer kaybı gözlenmezse kurların
TÜFE üzerindeki olumsuz etkisinin zaman içinde azalacağı söylenebilir. Buna
karşılık, Ocak 2015 ortasından beri kur sepeti bazında halen %21 civarı değer
kaybı olması, döviz kurunun bu yıl en azından ilk çeyrekte tüketici fiyatlarına
olumsuz etkide bulunmaya devam etmesine yol açacaktır. Dolayısı ile, manşet enflasyonun, yılın ilk çeyreğinde baz
etkilerinin de hafif lehte olması nedeni ile, Ocak ayı zamlarına rağmen 2015
yılsonu seviyesinin üzerinde seyretmeyeceğini düşünürken, yılı ise %8.5 civarında
kapatmasını beklemekteyiz.
Temel eğilim açısından izlenen
göstergelerden; çekirdek enflasyon (I endeksi) yıllık bazda 0.29 puanlık
artışla %9.51’e çıkarken, hizmet fiyatlarının yıllık artışının yatay kaldığını hesaplamaktayız. Yılı %9.51 ile 2004 yılından beri en
yüksek artışla kapatan I endeksi açısından önceki yıl gerçekleşmelerinin uzun
dönem ortalamalarının üzerinde olduğu yılın ilk çeyreğinde, TL’de ilave değer
kaybı olmaması durumunda bir miktar geri çekilme gözlenmesini bekliyoruz. Öte
yandan, hizmet enflasyonu ise hesaplamalarımıza göre Aralık ayında yıllık bazda
%8.80 seviyesinde yılı bitirmiş bulunmakta. Yukarıda da
vurguladığımız gibi, 2016 yılı için gerçekleşen yüksek oranlı asgari ücret
artışının, her ne kadar %40 oranındaki kısmı Hazine tarafından üstlenilecek
olsa da, özellikle bu fiyat grubunda riskleri yukarı yönde tuttuğunu düşünmeye
devam ediyoruz.
TCMB sadeleşme için Ocak toplantısını adres
göstermiş, ancak oynaklık düşüşünün kalıcı olmasını şart koşmuştu. Bilindiği gibi, TCMB
Ağustos ayında açıkladığı “Küresel Para Politikalarının Normalleşme Sürecinde
İzlenecek Yol Haritası” kapsamında, küresel para politikalarının normalleşmeye
başlaması ile faiz koridorunun bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında
daha simetrik bir hale getirileceğini ve daraltılacağını açıklamıştı. Piyasa
ise bu mesajı, Fed’in faiz artırımlarına başlamasını takiben TCMB’nin de
harekete geçeceği şeklinde okumuştu. TCMB, bu beklentiyi Aralık toplantısında
karşılamasa da, Aralık PPK özetlerinde “oynaklıklarda
gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde önümüzdeki toplantıdan itibaren para
politikasında sadeleşme adımlarına başlanabileceği değerlendirilmiştir. Faiz
koridorunun nihai olarak bir hafta vadeli repo faizi etrafında daha dar ve daha
simetrik bir şekil alması amaçlanmaktadır. Sadeleşme kapsamında atılacak
adımların niteliği ve hızı küresel ve yurt içi piyasalardaki oynaklıkları etkileyen
unsurlara bağlı olacaktır” denilerek 19 Ocak’taki toplantısını söz konusu
yol haritasının uygulanması için adres göstermiş olmuştu. Ancak, sadeleşme için ön koşulun "oynaklıklarda gözlenen
düşüşün kalıcı olması halinde" diye belirlenmesini kafa karıştırıcı ve
gelişmelere göre yeni ertelemelerle karşılaşma durumunu bayağı ciddi bir
olasılık haline getiren bir cümle olarak gördüğümüzü belirtmiştik. Ayrıca,
sadeleşme adımlarının içine üst bandın (%10.75) aşağı çekilme olasılığının da
eklendiğini (Aralık Ankara analist toplantısı) izlemiş ve bunun ilk etapta
yapılması durumunda TL açısından negatif bir gelişme olacağını belirtmiştik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder