18 Ocak 2016 Pazartesi

ABD Borsaları "Ayı Piyasasına" mı Giriyor?

Küresel ekonomi ve piyasalardaki negatif görünümün Fed’i ne ölçüde etkileyeceği yakın dönem seyir açısından belirleyici olacak. 2016 yılına Çin borsası şoku ile başlayan piyasalarda kan kaybı bir türlü durmuyor. Geride kalan haftada da, petrol fiyatlarının önü alınamayan düşüşünün küresel büyümeye ilişkin endişeleri iyice artırmasının yanısıra, özellikle haftanın son işgünü ABD’den gelen perakende satış verisinin tüketim eğiliminde zayıflığa işaret etmesinin sonucunda satış baskısı yoğunlaştı. Gelişmiş (AC) ve Gelişmekte Olan (EM) piyasalar borsalarının nerdeyse tamamı haftalık bazda %3-5 aralığında kayıpla kapatırken, Çin borsasında düşüş %9’a ulaştı. Petrol ve petrol dışı emtia fiyatlarında düşüş eğilimi hız kesmeden (GSCI emtia endeksi haftalık bazda %9.4 düştü) devam ederken, Brent petrol 30 doların altına kadar geriledi. ABD Doları ise, borsaların fiyatlamaya başladığı senaryonun Fed’in faiz artırım sürecinde ötelemeye yol açabileceği algısı nedeniyle gelişmiş ülke para birimlerine karşı hafif değer kaybı gösterdi. Dolar önde gelen EM para birimlerine karşı ise değer kazanma eğilimini korudu, haftalık değişim ortalama olarak %1 civarında gerçekleşti. Veri açısından fazla yoğun olmayan haftada; işsizlik maaşı başvuruları son 4 haftalık ortalamasında Kasım ortasında başlayan yükseliş devam ederken, imalat sanayi öncü göstergelerinden NY Fed endeksi son yılların en düşük seviyesinde gerçekleşti, perakende satışlar ise Aralık ayında beklentilerin aksine gerileme gösterdi. Mayıs 2015’de tarihi zirvelerini gören ABD borsa endekslerinin son dönemde sert gerileme eğilimine (son 1 ay içinde %10’a ulaştı) girmeleri, piyasa oyuncularının sürekli olarak boğa piyasasından ayı piyasasına geçilip geçilmemekte olduğunu sorgulamalarına yol açıyor. Bu ise, tüm piyasalarda volatilitenin yükselmesi anlamına geliyor. Bu gerçekleşmelerin, her ne kadar kesin yargıya varmak için erken olsa da, Fed’in bu yıl dört kere faiz artışı içeren baz senaryosunu bir miktar zayıflattığı da söylenebilir. Hatta bazı büyük yatırım bankalarının faiz artışı beklentilerini Mart ayından Haziran’a öteledikleri de gözlendi. Fed’in 27 Ocak toplantısında faiz artışını pas geçmesi kesin görünürken, Şubat ayında da toplantısı olmadığı için 16 Mart FOMC toplantısında faizlere ilişkin alınacak kararın baz senaryoların (Fed baz senaryosu yıl içinde 4 artışa piyasa beklentisi ise en fazla 2 ya da 3 artışa işaret etmekte) güncellenmesi açısından da belirleyici olmasını beklemekteyiz. Ocak toplantısında faizlerde değişim beklenmese de, gözler mevcut gelişmeleri Fed’in nasıl değerlendirdiği üzerinde olacaktır. Eğer karar metninde, küresel büyüme veya finansal risklere ilişkin kaygılar dile getirilirse, piyasalar Fed’in faiz artışını öteleyeceği beklentisini daha fazla satın alabilir.

Merkel’in çıkışı sonrası, enflasyondaki zayıf görünüme rağmen ECB’nin değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Bu hafta 21 Ocak Perşembe günkü ECB toplantısı öncesi Merkel’in ECB’ye yaptığı “düşük faiz oranlarından çıkış stratejisi açıklanması gerekiyor” çağrısı Draghi üzerindeki baskıyı artırdı. Bu nedenle, enflasyonda beklentilerin altındaki seyre rağmen bu hafta ECB’nin mevduat faizlerinde bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Oysa, geçen hafta açıklanan Aralık toplantısı özetlerinde, bazı üyelerin mevduat faizlerinde ilave düşüş ve varlık alım miktarını artırma yönündeki görüşlerine yer verilmişti. Kararlarda gerçekten bu doğrultuda olursa, ECB sonrası Euro’da güçlenme devam edebilir. Geçen hafta parite açısından kritik olan seviyenin (50 günlük hareketli ortalama 1.0820) üzerinde kalınması ve 1.09’un üzerine doğru hareketlenilmesi nedeniyle, 1.0800-1.1050 aralığı yine geçerli olacaktır.

Veri açısından yoğun olan haftada, ABD’de enflasyon ve Euro Bölgesinde öncü PMI endeksi öne çıkacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz fiyatlamalar açısından, 18-22 Ocak haftasında açıklanacak çok sayıda veri bulunmaktadır. ABD’de, Pazartesi piyasalar kapalıyken, Carşamba günü açıklanacak olan Aralık ayı enflasyon gerçekleşmesi ve hafta içindeki konut satışlarına ilişkin veriler öne çıkmaktadır. Euro Bölgesi’nde ise Cuma günü Ocak ayı öncü PMI endeksi büyüme görünümü açısından ilgi çekecektir. Bu bağlamda, küresel piyasaların bu hafta verilere hassasiyetinin artmasını bekleriz.


İran’a yaptırımların kaldırılması petrol fiyatlarında ilave bir baskı unsuru olabilir. Piyasaların normal işleyişine ait olan yukarıdaki değerlendirmelerimiz dışında, jeopolitik riskler açısından, İran’ın nükleer programa uyumu sonrası ABD, AB ve BM tarafından uygulanan uluslararası yaptırımların kademeli olarak kaldırılması kararı, kısa vadede petrol fiyatları açısından yeni bir baskı unsuru uzun vadede ise bölge ve dünya dengeleri açısından yeni bir dönüm noktası olarak kaydedildi. Bu hafta ayrıca 25 Ocak’ta Cenevre’de gerçekleşecek Suriye barış görüşmeleri yakından izlenecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder