Küresel
ekonomi ve piyasalardaki negatif görünümün Fed’i ne ölçüde etkileyeceği yakın
dönem seyir açısından belirleyici olacak. 2016 yılına Çin
borsası şoku ile başlayan piyasalarda kan kaybı bir türlü durmuyor. Geride
kalan haftada da, petrol fiyatlarının önü alınamayan düşüşünün küresel büyümeye
ilişkin endişeleri iyice artırmasının yanısıra, özellikle haftanın son işgünü
ABD’den gelen perakende satış verisinin tüketim eğiliminde zayıflığa işaret
etmesinin sonucunda satış baskısı yoğunlaştı. Gelişmiş (AC) ve Gelişmekte Olan (EM)
piyasalar borsalarının nerdeyse tamamı haftalık bazda %3-5 aralığında kayıpla
kapatırken, Çin borsasında düşüş %9’a ulaştı. Petrol ve petrol dışı emtia
fiyatlarında düşüş eğilimi hız kesmeden (GSCI emtia endeksi haftalık bazda %9.4
düştü) devam ederken, Brent petrol 30 doların altına kadar geriledi. ABD Doları
ise, borsaların fiyatlamaya başladığı senaryonun Fed’in faiz artırım sürecinde
ötelemeye yol açabileceği algısı nedeniyle gelişmiş ülke para birimlerine karşı
hafif değer kaybı gösterdi. Dolar önde gelen EM para birimlerine karşı ise
değer kazanma eğilimini korudu, haftalık değişim ortalama olarak %1 civarında gerçekleşti.
Veri açısından fazla yoğun olmayan haftada; işsizlik maaşı başvuruları son 4
haftalık ortalamasında Kasım ortasında başlayan yükseliş devam ederken, imalat
sanayi öncü göstergelerinden NY Fed endeksi son yılların en düşük seviyesinde
gerçekleşti, perakende satışlar ise Aralık ayında beklentilerin aksine gerileme
gösterdi. Mayıs 2015’de tarihi zirvelerini gören ABD borsa endekslerinin son
dönemde sert gerileme eğilimine (son 1 ay içinde %10’a ulaştı) girmeleri,
piyasa oyuncularının sürekli olarak boğa piyasasından ayı piyasasına geçilip
geçilmemekte olduğunu sorgulamalarına yol açıyor. Bu ise, tüm piyasalarda
volatilitenin yükselmesi anlamına geliyor. Bu gerçekleşmelerin, her ne kadar
kesin yargıya varmak için erken olsa da, Fed’in bu yıl dört kere faiz artışı
içeren baz senaryosunu bir miktar zayıflattığı da söylenebilir. Hatta bazı
büyük yatırım bankalarının faiz artışı beklentilerini Mart ayından Haziran’a
öteledikleri de gözlendi. Fed’in 27 Ocak toplantısında faiz artışını pas
geçmesi kesin görünürken, Şubat ayında da toplantısı olmadığı için 16 Mart FOMC
toplantısında faizlere ilişkin alınacak kararın baz senaryoların (Fed baz
senaryosu yıl içinde 4 artışa piyasa beklentisi ise en fazla 2 ya da 3 artışa
işaret etmekte) güncellenmesi açısından da belirleyici olmasını beklemekteyiz.
Ocak toplantısında faizlerde değişim beklenmese de, gözler mevcut gelişmeleri
Fed’in nasıl değerlendirdiği üzerinde olacaktır. Eğer karar metninde, küresel
büyüme veya finansal risklere ilişkin kaygılar dile getirilirse, piyasalar
Fed’in faiz artışını öteleyeceği beklentisini daha fazla satın alabilir.
Merkel’in
çıkışı sonrası, enflasyondaki zayıf görünüme rağmen ECB’nin değişikliğe gitmesi
beklenmiyor. Bu hafta 21
Ocak Perşembe günkü ECB toplantısı öncesi Merkel’in ECB’ye yaptığı “düşük faiz
oranlarından çıkış stratejisi açıklanması gerekiyor” çağrısı Draghi üzerindeki
baskıyı artırdı. Bu nedenle, enflasyonda beklentilerin altındaki seyre rağmen
bu hafta ECB’nin mevduat faizlerinde bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Oysa,
geçen hafta açıklanan Aralık toplantısı özetlerinde, bazı üyelerin mevduat
faizlerinde ilave düşüş ve varlık alım miktarını artırma yönündeki görüşlerine
yer verilmişti. Kararlarda gerçekten bu doğrultuda olursa, ECB sonrası Euro’da
güçlenme devam edebilir. Geçen hafta parite açısından kritik olan seviyenin (50
günlük hareketli ortalama 1.0820) üzerinde kalınması ve 1.09’un üzerine doğru
hareketlenilmesi nedeniyle, 1.0800-1.1050 aralığı yine geçerli olacaktır.
Veri
açısından yoğun olan haftada, ABD’de enflasyon ve Euro Bölgesinde öncü PMI
endeksi öne çıkacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz fiyatlamalar
açısından, 18-22 Ocak haftasında açıklanacak çok sayıda veri bulunmaktadır.
ABD’de, Pazartesi piyasalar kapalıyken, Carşamba günü açıklanacak olan Aralık ayı
enflasyon gerçekleşmesi ve hafta içindeki konut satışlarına ilişkin veriler öne
çıkmaktadır. Euro Bölgesi’nde ise Cuma günü Ocak ayı öncü PMI endeksi büyüme
görünümü açısından ilgi çekecektir. Bu bağlamda, küresel piyasaların bu hafta verilere
hassasiyetinin artmasını bekleriz.
İran’a
yaptırımların kaldırılması petrol fiyatlarında ilave bir baskı unsuru olabilir.
Piyasaların normal işleyişine ait olan yukarıdaki değerlendirmelerimiz dışında,
jeopolitik riskler açısından, İran’ın nükleer programa uyumu sonrası ABD, AB ve
BM tarafından uygulanan uluslararası yaptırımların kademeli olarak kaldırılması
kararı, kısa vadede petrol fiyatları açısından yeni bir baskı unsuru uzun
vadede ise bölge ve dünya dengeleri açısından yeni bir dönüm noktası olarak
kaydedildi. Bu hafta ayrıca 25 Ocak’ta Cenevre’de gerçekleşecek Suriye barış
görüşmeleri yakından izlenecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder