n Kasım ayında TÜFE %0.67 artış ile %0.45
artış yönündeki konsensüs beklentinin üzerinde ancak %0.80 düzeyindeki artış
beklentimizin hafif altında gerçekleşti.
Geçen yıl Kasım’da %0.18 artış olurken, 2003 yılı bazlı endeksin Kasım ayları
tarihsel ortalaması ise %0.90 artışa işaret ediyordu. Enflasyonun geçen yıla
göre yüksek gelmesinde ise, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yükseliş
etkili olurken, kurlara hassas olan gruplardaki (beyaz ve kahverengi eşya) ve giyim
fiyatlarındaki artışlar da devam etti, ancak enerji ve otomobil fiyatlarındaki
düşüşler kötüleşmeyi sınırladı. Böylece, yıllık TÜFE de önceki ayki %7.58
seviyesinden %8.10’a yükselmiş oldu. TCMB, PPK özetlerinde, Kasım
ayına ilişkin öncü göstergelerin, işlenmemiş gıda kaynaklı olarak gıda yıllık
enflasyonunun yükselebileceğine işaret etmekte olduğunu belirtmişti.
n İşlenmemiş
gıda fiyatları yıllık bazda yükseliş eğilimine geri dönerken, işlenmiş gıda
fiyatları ise ılımlı gerilemesini sürdürdü. Hesaplamalarımıza göre geçen yıl Kasım ayında işlenmemiş gıda fiyatları
aylık %0.50 düşerken bu yıl ise %1.40 artış gösterdi. Dolayısı ile, yıllık
bazda işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 1.9 puan artışla %11.3 seviyesine çıkmış
olurken, işlenmiş gıda fiyatları yıllık artışı ise %7.8’e inerek gerileme
eğilimini sürdürdü. Böylece, gıda fiyatlarının yıllık artış hızı %9.5 seviyesine
sıçrarken, son Enflasyon Raporu’nda aynen korunan gıda fiyatı varsayımının
(%8.0) üzerindeki seyrini korudu. Ancak, kısa vadede Rusya krizinin meyve-sebze
ihracatına engel olması nedeniyle işlenmemiş gıda fiyatlarında Aralık ayında
geri çekilme gözlenme ihtimali bulunmakta. Endeks tarihindeki ortalama yıllık
artışı %9.2 olan gıda fiyatlarının 2015 yılındaki seyri, Temmuz ayı Enflasyon
Raporu’nda açıklanan TCMB enflasyon yıl sonu tahmini (%7.9) açısından kritik
önem taşımaya devam edecektir.
n Yılın
son ayında da baz etkisi yıllık TÜFE’nin aleyhinde seyrederken, son dönemdeki geri
çekilmeye rağmen TL’de yılbaşından bu yana oluşan değer kaybının yüksekliği yukarı
yönlü baskıyı devam ettirecektir. Kasım
ayında önceki aya göre 0.52 puan artışla %8.10’a ulaşan yıllık TÜFE, son
Enflasyon Raporu’nda yer alan yılsonu TCMB yeni tahmininin (%7.9) tekrar
üzerine çıkarken, enflasyon hedefi (%5) etrafındaki belirsizlik aralığının
(+/-2 puan) ise üzerinde kalmayı sürdürdü. Önümüzdeki dönem seyri açısından
ise, son dönemde bir miktar geri çekilme gözlense de, Ocak ortasından beri kur
sepeti bazında halen %18 civarı değer kaybı olması, döviz kurunun bu yıl da
tüketici fiyatlarına olumsuz etkide bulunmasına yol açacaktır. Ancak, petrol
fiyatlarının son Enflasyon Raporu (2015: $54) varsayımlarının altında
seyretmesi bu kanaldan gelecek risklerin hafif aşağı yönlü olduğunu
göstermektedir. Ayrıca, işlenmemiş gıda fiyatlarının ilerleyen dönemde uzun
dönem ortalamalarına doğru yakınsama göstermesi durumunda, endeksteki ağırlığı
(%24.3) nedeniyle enflasyon üzerindeki diğer yukarı yönlü baskıları sınırlayabilir.
Dolayısı ile, manşet enflasyonun, yılın son ayında baz etkilerinin de aleyhte olması
nedeni ile, yılı daha yüksek bir seviyede kapatacağını düşünmekteyiz. Dolayısı
ile, yılsonu TÜFE tahminimizi %8.5 olarak korumaktayız. Gelecek yıl ise, ham petrol fiyatlarında yeni bir düşüş dalgası
olmazsa enerji fiyatlarının düşüş yönünde fazla bir katkısı olmayacağını,
asgari ücrete yapılacak %30 oranındaki artışın ise özellikle hizmet
fiyatlarında yukarı yönlü baskıyı artıracağını, buna karşılık TL’de yeni bir
değer kaybı dönemi gözlenmezse kurların TÜFE üzerindeki olumsuz etkisinin zaman
içinde azalacağını öngörmekteyiz. Bu doğrultuda, 2016 sonunda yıllık TÜFE’nin
%7.8 düzeyinde olmasını beklemekteyiz.
n Temel
eğilim açısından izlenen göstergelerden; çekirdek enflasyon (I endeksi) yıllık
bazda 0.30 puanlık artışla %9.22’ye çıkarken, hizmet fiyatlarının yıllık
artışında da benzer bir hızlanma olduğunu hesaplamaktayız. I endeksi açısından önceki yıl
gerçekleşmelerinin uzun dönem ortalamalarının altında olduğu dönemde bulunmamız
ve TL’deki ilave değer kaybı nedenleriyle yükseliş eğiliminin devam etmesini
bekliyoruz. Öte yandan, hizmet enflasyonu ise hesaplamalarımıza göre Kasım
ayında yıllık bazda 0.20 puan artışla %8.85 seviyesine çıkmış bulunmakta.
Ayrıca, daha önce vurguladığımız gibi, yeni hükümetin programında yer alan 2016
yılı için yüksek oranlı asgari ücret artışı vaadinin, maliyet artışının nasıl
paylaşılacağına da bağlı olarak, özellikle bu fiyat grubunda riskleri yukarı
yönde tuttuğunu düşünmeye devam ediyoruz.
n FED
kararlarına endekslenen sadeleşmenin Aralık ayında başlaması ihtimali çok
artmış durumda. Son
PPK’da TCMB, para politikasında “sıkı duruş” vurgusu korunmuş, yeni mesaj
cümlesi olan “Önümüzdeki dönemde para
politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon
beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki
gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.”
ise aynen tekrarlanmıştı. Ayrıca, yurtiçi ve küresel piyasalardaki
belirsizliklerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri ile enerji ve gıda
fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca
likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar verildiği belirtilmişti.
Öte yandan, FED’in 16 Aralık’taki FOMC toplantısında faiz artışlarını başlatmayı
gündemine alacağını ifade etmesi ve piyasalarda bu yöndeki fiyatlamanın
yoğunlaşması, kendi normalleşme adımlarını FOMC kararlarına endeksleyen TCMB
açısından da belirleyici bir gelişme olacağa benzemektedir. Hatırlanacağı gibi,
TCMB tarafından açıklanan yol haritasında; küresel para politikalarının
normalleşme sürecinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılarak para
politikası çerçevesinin sadeleştirilebileceği, ve süreç tamamlandığında ise
para politikası duruşunu, yeniden politika faizi niteliğini kazanacak olan bir
hafta vadeli repo faizi oranının belirleyeceği belirtilmişti. Daha önce de
vurguladığımız gibi, TCMB’nin yukarıda çizdiği yeni çerçeve, kademeli olarak klasik
bir para politikası uygulamasına dönüleceğini, mevcut ortalama fonlama maliyetinin
biraz üzerinde büyük olasılıkla %9.0-9.5 aralığında yani daha yüksek bir
gösterge faizi (mevcut %7.5’e göre) ve alt bant tarafından daraltılmış daha dar
bir faiz koridoru (mevcut koridor %7.25 - %10.75) ile karşılaşacağımıza işaret
etmekteydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder