3 Aralık 2015 Perşembe

Kasım Ayı Enflasyon Gerçekleşmesine İlişkin Değerlendirmemiz

n Kasım ayında TÜFE %0.67 artış ile %0.45 artış yönündeki konsensüs beklentinin üzerinde ancak %0.80 düzeyindeki artış beklentimizin hafif altında gerçekleşti. Geçen yıl Kasım’da %0.18 artış olurken, 2003 yılı bazlı endeksin Kasım ayları tarihsel ortalaması ise %0.90 artışa işaret ediyordu. Enflasyonun geçen yıla göre yüksek gelmesinde ise, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yükseliş etkili olurken, kurlara hassas olan gruplardaki (beyaz ve kahverengi eşya) ve giyim fiyatlarındaki artışlar da devam etti, ancak enerji ve otomobil fiyatlarındaki düşüşler kötüleşmeyi sınırladı. Böylece, yıllık TÜFE de önceki ayki %7.58 seviyesinden %8.10’a yükselmiş oldu. TCMB, PPK özetlerinde, Kasım ayına ilişkin öncü göstergelerin, işlenmemiş gıda kaynaklı olarak gıda yıllık enflasyonunun yükselebileceğine işaret etmekte olduğunu belirtmişti.

n İşlenmemiş gıda fiyatları yıllık bazda yükseliş eğilimine geri dönerken, işlenmiş gıda fiyatları ise ılımlı gerilemesini sürdürdü. Hesaplamalarımıza göre geçen yıl Kasım ayında işlenmemiş gıda fiyatları aylık %0.50 düşerken bu yıl ise %1.40 artış gösterdi. Dolayısı ile, yıllık bazda işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 1.9 puan artışla %11.3 seviyesine çıkmış olurken, işlenmiş gıda fiyatları yıllık artışı ise %7.8’e inerek gerileme eğilimini sürdürdü. Böylece, gıda fiyatlarının yıllık artış hızı %9.5 seviyesine sıçrarken, son Enflasyon Raporu’nda aynen korunan gıda fiyatı varsayımının (%8.0) üzerindeki seyrini korudu. Ancak, kısa vadede Rusya krizinin meyve-sebze ihracatına engel olması nedeniyle işlenmemiş gıda fiyatlarında Aralık ayında geri çekilme gözlenme ihtimali bulunmakta. Endeks tarihindeki ortalama yıllık artışı %9.2 olan gıda fiyatlarının 2015 yılındaki seyri, Temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda açıklanan TCMB enflasyon yıl sonu tahmini (%7.9) açısından kritik önem taşımaya devam edecektir.  

n Yılın son ayında da baz etkisi yıllık TÜFE’nin aleyhinde seyrederken, son dönemdeki geri çekilmeye rağmen TL’de yılbaşından bu yana oluşan değer kaybının yüksekliği yukarı yönlü baskıyı devam ettirecektir. Kasım ayında önceki aya göre 0.52 puan artışla %8.10’a ulaşan yıllık TÜFE, son Enflasyon Raporu’nda yer alan yılsonu TCMB yeni tahmininin (%7.9) tekrar üzerine çıkarken, enflasyon hedefi (%5) etrafındaki belirsizlik aralığının (+/-2 puan) ise üzerinde kalmayı sürdürdü. Önümüzdeki dönem seyri açısından ise, son dönemde bir miktar geri çekilme gözlense de, Ocak ortasından beri kur sepeti bazında halen %18 civarı değer kaybı olması, döviz kurunun bu yıl da tüketici fiyatlarına olumsuz etkide bulunmasına yol açacaktır. Ancak, petrol fiyatlarının son Enflasyon Raporu (2015: $54) varsayımlarının altında seyretmesi bu kanaldan gelecek risklerin hafif aşağı yönlü olduğunu göstermektedir. Ayrıca, işlenmemiş gıda fiyatlarının ilerleyen dönemde uzun dönem ortalamalarına doğru yakınsama göstermesi durumunda, endeksteki ağırlığı (%24.3) nedeniyle enflasyon üzerindeki diğer yukarı yönlü baskıları sınırlayabilir. Dolayısı ile, manşet enflasyonun, yılın son ayında baz etkilerinin de aleyhte olması nedeni ile, yılı daha yüksek bir seviyede kapatacağını düşünmekteyiz. Dolayısı ile, yılsonu TÜFE tahminimizi %8.5 olarak korumaktayız. Gelecek yıl ise, ham petrol fiyatlarında yeni bir düşüş dalgası olmazsa enerji fiyatlarının düşüş yönünde fazla bir katkısı olmayacağını, asgari ücrete yapılacak %30 oranındaki artışın ise özellikle hizmet fiyatlarında yukarı yönlü baskıyı artıracağını, buna karşılık TL’de yeni bir değer kaybı dönemi gözlenmezse kurların TÜFE üzerindeki olumsuz etkisinin zaman içinde azalacağını öngörmekteyiz. Bu doğrultuda, 2016 sonunda yıllık TÜFE’nin %7.8 düzeyinde olmasını beklemekteyiz.

n Temel eğilim açısından izlenen göstergelerden; çekirdek enflasyon (I endeksi) yıllık bazda 0.30 puanlık artışla %9.22’ye çıkarken, hizmet fiyatlarının yıllık artışında da benzer bir hızlanma olduğunu hesaplamaktayız. I endeksi açısından önceki yıl gerçekleşmelerinin uzun dönem ortalamalarının altında olduğu dönemde bulunmamız ve TL’deki ilave değer kaybı nedenleriyle yükseliş eğiliminin devam etmesini bekliyoruz. Öte yandan, hizmet enflasyonu ise hesaplamalarımıza göre Kasım ayında yıllık bazda 0.20 puan artışla %8.85 seviyesine çıkmış bulunmakta. Ayrıca, daha önce vurguladığımız gibi, yeni hükümetin programında yer alan 2016 yılı için yüksek oranlı asgari ücret artışı vaadinin, maliyet artışının nasıl paylaşılacağına da bağlı olarak, özellikle bu fiyat grubunda riskleri yukarı yönde tuttuğunu düşünmeye devam ediyoruz.

n FED kararlarına endekslenen sadeleşmenin Aralık ayında başlaması ihtimali çok artmış durumda. Son PPK’da TCMB, para politikasında “sıkı duruş” vurgusu korunmuş, yeni mesaj cümlesi olan “Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.” ise aynen tekrarlanmıştı. Ayrıca, yurtiçi ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar verildiği belirtilmişti. Öte yandan, FED’in 16 Aralık’taki FOMC toplantısında faiz artışlarını başlatmayı gündemine alacağını ifade etmesi ve piyasalarda bu yöndeki fiyatlamanın yoğunlaşması, kendi normalleşme adımlarını FOMC kararlarına endeksleyen TCMB açısından da belirleyici bir gelişme olacağa benzemektedir. Hatırlanacağı gibi, TCMB tarafından açıklanan yol haritasında; küresel para politikalarının normalleşme sürecinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılarak para politikası çerçevesinin sadeleştirilebileceği, ve süreç tamamlandığında ise para politikası duruşunu, yeniden politika faizi niteliğini kazanacak olan bir hafta vadeli repo faizi oranının belirleyeceği belirtilmişti. Daha önce de vurguladığımız gibi, TCMB’nin yukarıda çizdiği yeni çerçeve, kademeli olarak klasik bir para politikası uygulamasına dönüleceğini, mevcut ortalama fonlama maliyetinin biraz üzerinde büyük olasılıkla %9.0-9.5 aralığında yani daha yüksek bir gösterge faizi (mevcut %7.5’e göre) ve alt bant tarafından daraltılmış daha dar bir faiz koridoru (mevcut koridor %7.25 - %10.75) ile karşılaşacağımıza işaret etmekteydi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder