Fed’in
faiz artışını başlatması tamamen fiyatlandı ama daha fiyatlanmayan sürece
ilişkin bir dolu unsur var. Geride bıraktığımız hafta, yoğun
olmayan veri takvimi nedeni ile piyasaların verilere bağlı hareketten çok, güçlü
tarım-dışı istihdam verisi sonrası tam da beklediğimiz gibi, küresel risk
algılamasına endeksli hareket ettiği gözlendi. Ayrıca, korktuğumuz gibi gelişmekte olan piyasalar
(EM) aleyhine bir risk iştahı tablosu oluştu. Önceden de vurguladığımız üzere,
her ne kadar, Fed’in bu haftaki toplantısında faiz artırımlarının kademeli ve
ılımlı olacağı mesajını vermesi beklense de, genel olarak verilerin güçlü
seyri, faiz patikasının da düşünülenden farklı şekillenebileceği endişesini
getirmektedir. Gelişmiş piyasalarda da gözlenen satış dalgası borsalarda %3 ila
%4.5 arası düşüşlere yol açarken, emtia fiyatlarında başta ham petrol olmak
üzere ilave fiyat gerilemeleri gözlendi. ABD Doları önde gelen EM para
birimlerine karşı ortalama %3 oranında değer kazanırken, G.Afrika Rand’ına
karşı değer kazancı ülke içi faktörler nedeniyle %10’u aştı. ECB kararı sonrası
ciddi sıçrama gösteren euro/dolar paritesi ise öngörülen teknik aralığı içinde
ama 1.10 üst sınırına yakın seyretti. Bu hafta ise, doğal olarak tüm gözler
Çarşamba akşamı yayınlanacak FOMC metni ve sonrasında gerçekleşecek olan
Yellen’ın basın toplantısında olacaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Fed’in 16
Aralık’taki toplantısında faiz artırım sürecini başlatacağını, ancak, dikkatleri
faiz patikasına yöneltme amaçlı olarak; artırımların kademeli ve ılımlı olacağı,
erken başlandığı için daha sınırlı boyutta olabileceği mesajını toplantı
metnine ekleyerek ve üyelerin federal fonlara uygulanacak faize ilişkin uzun
vade medyan tahminlerini aşağı çekerek, sıkılaşmanın getiri eğrisi üzerindeki
etkisini dengelemeye çalışacağını düşünüyoruz. Zaten finansal koşulların ne
ölçüde sıkılaşacağını belirleyen de bu olacaktır. Toplantıya girerken, ABD
Doları zaten bir miktar değer kaybetmiş olduğundan ve uzun vadeli tahvil
faizlerinde önemli bir yükseliş gözlenmediğinden Fed’in eli rahat
görünmektedir, ancak burada asıl hedefi son dönemde sert yükseliş gösteren 2
yıllık tahvil faizini baskılamak ya da en azından daha fazla yükselmesini
engellemek olacaktır. Karara olası piyasa tepkisi ise, toplantıya kadarki
gelişmelere bağlı olacaktır. Yani satış baskısı devam eder ve ilave değer
kayıpları olursa karar sonrası Fed’in faiz patikası mesajları bahane edilerek
toparlanma gözlenebilir. Aksi durumda yani haftaya alımlarla başlanır ise, karar
sonrası risk iştahında belirgin bir artış beklenmemelidir.
ECB
yetkilileri durumu toparlamaya çalışabilir ama parite açısından esas
belirleyici, FOMC kararının nasıl algılanacağı olacaktır. Hayal
kırıklığı yaratan 3 Aralık tarihli ECB toplantısı sonrasında yetkililerin
iletişim politikasını kullanarak durumu düzeltme çabaları gözlenebilir. Bu
bağlamda, geçen haftaki Novotny konuşması beklenen yönde olmadıysa da,
Pazartesi günü Draghi’nin Bologna’da gerçekleştireceği konuşma bunun için iyi
bir fırsat da olabilir. Bu doğrultuda, ECB’nin para politikası ve niceliksel
gevşeme ile hedeflediği esas alanlarda (getiri eğrisinin kısa ucunu düşük
tutmak ve Euro’ya değer kaybettirmek) sürpriz yapma potansiyelinin halen mevcut
olduğunu düşünüyoruz. Sonuç olarak, parite açısından 200 günlük hareketli
ortalama olan 1.1030 seviyesi kritik bir direnç olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük
olasılıkla, FOMC’ye kadar 1.0950-1.1030 aralığında seyir gözlenebilir,
sonrasında ise FED şahin algılanırsa yükseliş ara verebilir, aksi durumda ise
yukarı yön korunabilir.
Veri
açısından yoğun olan haftada, ABD’de TÜFE, Avrupa’da ise öncü PMI endeksleri öne
çıkıyor. Yukarıda bahsettiğimiz fiyatlamalar
açısından, 14-18 Aralık haftasında açıklanacak çok sayıda veri bulunmaktadır.
ABD’de, Salı günü açıklanacak olan TÜFE ve NY Fed endeksi, Çarşamba konut
başlangıçları, sanayi üretimi ve öncü PMI endeksi ve Perşembe Philly Fed
endeksi öne çıkmaktadır. Euro Bölgesi’nde ise Pazartesi sanayi üretimi, Çarşamba
ise öncü PMI endeksleri ve HICP fiyat endeksi ilgi çekecektir. Bu bağlamda, veri
akışının FOMC öncesi yoğunlaşmasına rağmen piyasaların verilere bağlı
hareketten çok FOMC kararına odaklı hareket etmesini bekleriz.
Petrol ve emtia fiyatlarının sert düşüşü büyüme
endişelerini artırıyor. Piyasaların normal işleyişine ait
olan yukarıdaki değerlendirmelerimiz dışında, büyüme algısını arka planda
olumsuz etkileyen petrol fiyatları düşüşü, küresel piyasalardaki risk algısı
açısından da yakından izlenmektedir. Jeopolitik riskler açısından ise, geçen
hafta bu riskleri artırıcı bir gelişme gözlenmemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder