ABD’de,
güçlü tarım-dışı istihdam verisi de vize verince, 16 Aralık’taki toplantıda Fed’in
faiz artış sürecini başlatması için engel kalmadı.
Geride bıraktığımız hafta, yoğun veri ve toplantı gündemi nedeniyle küresel
piyasalar açısından aşırı dalgalı geçti. ABD’de gelişmeler beklendiği gibi
seyrederken, esas sürpriz, ECB’nin ilave parasal gevşeme kararlarında yükselen
piyasa beklentilerini karşılamayarak hayal kırıklığı yaratması ile yaşandı. Bu
durum kendisini finansal göstergeler arasında en fazla euro/dolar paritesinde
sıçrama olarak gösterdi. ABD’de kritik Kasım ayı istihdam raporu beklentileri
tam anlamıyla karşılarken, Aralık ayında faiz artışını başlatma yolunda artık
engel kalmadığını da düşündürdü. Gerek tarım-dışı istihdamda gözlenen aylık
artış, gerekse işsizlik oranının %5 gibi düşük bir seviyede bulunması ve
saatlik kazanç yıllık artışının tatmin edici düzeylere yakın olması, FOMC
içinde muhalif üyeleri de ikna edici olacağa benzemektedir. Yellen da hafta
içindeki veri öncesi gerçekleşen kongre sunumunda şu ana kadar elde edilen
sonuçların arzulanan doğrultuda olduğunu ve 6 yılı aşkın süredir korunan sıfır
faiz seviyesinden uzaklaşılmaya hazır hale gelindiğini vurguladı. Daha önce de belirttiğimiz
gibi, Fed’in 16 Aralık’taki FOMC toplantısında faiz artırım sürecini
başlatacağını, ancak, dikkatleri faiz patikasına yöneltme amaçlı olarak; artırımların
kademeli ve ılımlı olacağı, erken başlandığı için daha sınırlı boyutta
olabileceği mesajını toplantı metnine ekleyerek ve üyelerin federal fonlara
uygulanacak faize ilişkin uzun vade medyan tahminlerini aşağı çekerek,
sıkılaşmanın getiri eğrisi üzerindeki etkisini dengelemeye çalışacağını
düşünüyoruz. Zaten finansal koşulların ne ölçüde sıkılaşacağını belirleyen de
bu olacaktır.
ECB
harekete geçti ama beklentileri karşılayamadı, yine de 1.10 seviyesi yukarı
geçilmedikçe paritede yön aşağı doğru olacaktır. ECB
ise, ilave parasal genişleme için 3
Aralık toplantısında harekete geçse de, alınan kararlar beklentileri
karşılamadı. Bilindiği gibi, bu konudaki minimum beklenti zaten negatif olan
mevduat faizinin 10 baz puan daha aşağı çekilmesi, aylık tahvil alım
programının miktarının 10 milyar Euro artırılması ve program süresinin 6 ay
uzatılması şeklindeydi. Ancak aylık tahvil alım miktarını artırım kararı
gelmedi. Ayrıca, karar öncesi “ECB’de atıl fonlarını tutan bankalara iki
aşamalı ceza faizi uygulanması ve tahvil alımlarını bölgesel ve yerel
yönetimlerce ihraç edilen tahvilleri içine alacak şekilde genişletmek” gibi
spekülasyonlardan sadece ikincisi gerçekleşti. Buna karşılık, tahvil anapara
geri ödemelerinin tekrar tahvil alım programında değerlendirilmesi kararı
alındı. Bu bağlamda, ECB’nin para politikası ve niceliksel gevşeme ile esas
hedeflediği alanlarda (getiri eğrisinin kısa ucunu düşük tutmak ve Euro’ya
değer kaybettirmek) sürpriz yapma potansiyelinin kullanılmadığına piyasa
göstergeleri de işaret etti. Bu doğrultuda, kısa vadeli tahvil faizleri 20 baz
puan civarı yükselirken, paritenin hafta içinde gördüğü en düşük 1.0560
seviyelerinden sert bir düzeltmeyle 1.0940’a kadar yükseldiği ancak haftayı
1.0880 seviyesinden kapadığı izlendi. Ancak, 1.10 seviyesi yukarı yönde
geçilmedikçe ana eğilimin aşağı yönde olmaya devam edeceğini düşünüyoruz.
Veri
açısından yoğun olmayan haftada, ABD’de perakende satış verisi, Avrupa’da ise GDP
ikinci tahmini öne çıkıyor. Yukarıda bahsettiğimiz
fiyatlamalar açısından, 7 - 11 Aralık haftasında açıklanacak az sayıda veri bulunmaktadır.
ABD’de haftanın belki de tek önemli verisi, Cuma günü açıklanacak olan ve
şükrangünü satışlarını da içerecek olan perakende satış verisi olacaktır. FED
yetkililerinden ise sadece Bullard (oy kullanan üye ve şahin kanatta biliniyor)
para politikası üzerine konuşacaktır. Euro Bölgesi’nde ise Almanya’da Pazartesi
sanayi üretimi ve Cuma TÜFE verisi, Salı ise Euro Bölgesi GDP ikinci ön tahmini
ilgi çekecektir. Bu bağlamda, piyasaların verilere bağlı hareketten çok
tarım-dışı istihdam sonrası küresel risk algılamasına endeksli hareket etmesi
beklenebilir. Her ne kadar, Fed’in faiz artırımlarının kademeli ve ılımlı olacağı
mesajını vermesi beklense de, tarım-dışı istihdam verilerinin güçlü seyri, faiz
patikasının da düşünülenden farklı şekillenebileceği endişesini getirmektedir.
Bu durum, gelişmekte olan piyasalar aleyhine bir risk iştahı tablosu
yaratabilir.
Rusya kaynaklı jeopolitik riskler ise bu hafta daha ön
planda olabilir. Son olarak ise, piyasaların normal
işleyişine ait olan yukarıdaki değerlendirmelerimiz dışında, gerilimin bir
türlü azalmadığı Türkiye-Rusya krizinde NATO’nun askeri bazı hamleleriyle
beraber artan jeopolitik risklerin ön planda olacağını düşünüyoruz. Bu riskle
de bağlantılı olarak, OPEC’in son toplantısında petrol arzında bir değişikliğe
gitmemesinin en azından petrol fiyatlarında aşağı yönlü gidişi güçlendirecek
bir gelişme olmadığı söylenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder