n Ekim ayında TÜFE %1.55 artış ile %1.50
artış yönündeki konsensüs beklentinin ve %1.25 düzeyindeki artış beklentimizin
üzerinde gerçekleşti. Geçen yıl Ekim’de
%1.90 artış olurken, 2003 yılı bazlı endeksin Ekim ayları tarihsel ortalaması
ise %2.10 artışa işaret ediyordu. Enflasyonun geçen yıla göre düşük gelmesinde
ise, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki sert düzeltme etkili olurken, kurlara
hassas olan gruplardaki (beyaz ve kahverengi eşya) artışlar, giyim ve otomobil
fiyatlarında yapılan yukarı yönlü ayarlama ise iyileşmeyi sınırladı. Böylece,
yıllık TÜFE de önceki ayki %7.95 seviyesinden %7.58’e gerilemiş oldu. TCMB, PPK
özetlerinde, Ekim ayına ilişkin öncü göstergelerin,
işlenmemiş gıda kaynaklı olarak gıda yıllık enflasyonunun gerileyebileceğine
işaret etmekte olduğunu belirtirken, Enflasyon Raporu sunumu sırasında Başkan
Başçı da yıllık gıda fiyat artışının %8’e doğru geri çekilebileceğini vurgulamıştı.
n İşlenmemiş
gıda fiyatları yıllık bazda belirgin geri çekilme gösterirken, işlenmiş gıda
fiyatları ise ılımlı gerilemesini sürdürdü. Hesaplamalarımıza göre geçen yıl Ekim ayında işlenmemiş gıda fiyatları
aylık %4.50 artarken bu yıl ise %0.90 artış gösterdi. Dolayısı ile, yıllık
bazda işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 3.6 puan azalışla %9.60 seviyesine inmiş
olurken, işlenmiş gıda fiyatları yıllık artışı ise %8.2’ye inerek gerileme
eğilimini sürdürdü. Böylece, gıda fiyatlarının yıllık artış hızı %8.7 seviyesine
gerilerken, son Enflasyon Raporu’nda aynen korunan gıda fiyatı varsayımının
(%8.0) daha sınırlı da olsa üzerindeki seyrini korudu. Endeks tarihindeki
ortalama yıllık artışı %9.2 olan gıda fiyatlarının 2015 yılındaki seyri, Temmuz
ayı Enflasyon Raporu’nda açıklanan TCMB enflasyon yılsonu tahmini (%7.9)
açısından kritik önem taşımaya devam edecektir.
n Yılın
son iki ayında baz etkisi yıllık TÜFE’nin aleyhinde seyrederken, son dönemdeki geri
çekilmeye rağmen TL’de yılbaşından bu yana oluşan değer kaybının yüksekliği yukarı
yönlü baskıyı devam ettirecektir. Ekim
ayında önceki aya göre 0.4 puan azalışla %7.58’e düşen yıllık TÜFE, son
Enflasyon Raporu’nda yer alan yılsonu TCMB yeni tahmininin (%7.9) altında
kalırken, enflasyon hedefi (%5) etrafındaki belirsizlik aralığının (+/-2 puan) ise
üzerinde kalmayı sürdürdü. Önümüzdeki dönem seyri açısından ise, son dönemde
bir miktar geri çekilme gözlense de, Ocak ortasından beri kur sepeti bazında halen
%18 civarı değer kaybı olması, döviz kurunun bu yıl da tüketici fiyatlarına
olumsuz etkide bulunmasına yol açacaktır. Ancak, petrol fiyatlarının son
Enflasyon Raporu (2015: $54) varsayımlarının altında seyretmesi bu kanaldan
gelecek risklerin hafif aşağı yönlü olduğunu göstermektedir. Ayrıca, işlenmemiş
gıda fiyatlarının önceki üç aydaki yükselişten sonra belirgin geri çekilme
göstermesiyle beraber, ilerleyen dönemde uzun dönem ortalamalarına doğru yakınsamanın
devam etmesi durumunda, endeksteki ağırlığı (%24.3) nedeniyle enflasyon
üzerindeki diğer yukarı yönlü baskıları sınırlayabilir. Dolayısı ile, manşet
enflasyonun, yılın kalan aylarında baz etkilerinin aleyhe dönmesi nedeni ile,
2014 yılı gerçekleşmelerinin uzun dönem ortalamalarının çok altında olduğu Kasım-Aralık
aylarında yükseliş eğilimine geçerek yılı daha yüksek bir seviyede kapatacağını
düşünmekteyiz. Dolayısı ile, yılsonu TÜFE tahminimizi %8.5 olarak korumaktayız.
n Temel
eğilim açısından izlenen göstergelerden; çekirdek enflasyon (I endeksi) yıllık
bazda 0.69 puanlık artışla %8.92’ye çıkarken, hizmet fiyatlarının yıllık
artışında daha sınırlı bir artış olduğunu hesaplamaktayız. I endeksi açısından önceki yıl gerçekleşmelerinin
uzun dönem ortalamalarının altında olduğu dönemde bulunmamız ve TL’deki ilave
değer kaybı nedenleriyle yükseliş eğiliminin devam etmesini bekliyoruz. Öte
yandan, hizmet enflasyonu ise hesaplamalarımıza göre Ekim ayında yıllık bazda
0.05 puan artışla %8.60 seviyesine çıkmış bulunmakta. Ayrıca, daha önce
vurguladığımız gibi, yıl içinde asgari ücrette ve kamu çalışanlarında gerçekleşen
enflasyon hedefinin çok üzerindeki artışların yanısıra seçimi kazanan iktidar
partisinin programında yer alan 2016 yılı için yüksek oranlı asgari ücret
artışı vaadinin, maliyet artışının nasıl paylaşılacağına da bağlı olarak, özellikle
bu fiyat grubunda riskleri yukarı yönde tuttuğunu düşünmeye devam ediyoruz.
n FED
kararlarına endekslenen sadeleşmenin Aralık ayında başlaması ihtimali artmış
durumda, ama daha da gecikecekse para politikamızın sağlıklı bir raya oturması
açısından gereksiz bir vakit kaybı olarak görülmeli. Son PPK’da TCMB, para
politikası duruşu için aylardır kullandığı, “enflasyon beklentileri, fiyatlama
davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izleneceği ve
enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini
yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşun
sürdürüleceği” mesajını büyük ölçüde değiştirmiş; getiri eğrisine artık referans
verilmezken, para politikası duruşundan ise “sıkı duruş” olarak bahsedilmişti. Ayrıca,
yurtiçi ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri
üzerindeki etkileri ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate
alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun
korunmasına karar vermişti. Öte yandan, Ekim ayı toplantısında FED’in faiz
artışlarını başlatmamasına karşılık, Aralık toplantısında konuyu gündemine
alacağını ifade etmesi, kendi normalleşme adımlarını FOMC kararlarına
endeksleyen TCMB açısından da belirleyici bir gelişme olacağa benzemektedir.
Hatırlanacağı gibi, TCMB tarafından açıklanan yol haritasında; küresel para
politikalarının normalleşme sürecinde faiz koridorunun kademeli olarak
daraltılarak para politikası çerçevesinin sadeleştirilebileceği, ve süreç tamamlandığında
ise para politikası duruşunu, yeniden politika faizi niteliğini kazanacak olan
bir hafta vadeli repo faizi oranının belirleyeceği belirtilmişti. Daha önce de
vurguladığımız gibi, TCMB’nin yukarıda çizdiği yeni çerçeve, kademeli olarak klasik
bir para politikası uygulamasına dönüleceğini, mevcut ortalama fonlama maliyetinin
biraz üzerinde büyük olasılıkla %9.5 civarında yani daha yüksek bir gösterge
faizi (mevcut %7.5’e göre) ve alt bant tarafından daraltılmış daha dar bir faiz
koridoru (mevcut koridor %7.25 - %10.75) ile karşılaşacağımıza işaret etmekteydi.
Başkan Başçı’nın da son Enflasyon Raporu sunumunda bu değerlendirmelerimizi
onayladığı izlenmişti. Sonuç olarak, politika faizinde artış getirecek olan sadeleşme
operasyonunun FED kararlarına, bunun ise ABD verilerinde istikrarlı güçlenmenin
devamına bağlı olması, eğer bir gecikmeyle son bulacaksa bunu para
politikamızın sağlıklı bir raya oturması açısından gereksiz bir vakit kaybı
olarak görmekteyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder