24 Kasım 2015 Salı

Kasım Ayı PPK Toplantısı Kararlarına İlişkin Değerlendirmemiz

n TCMB bugün gerçekleştirdiği Kasım ayı Para Politikası Kurulu toplantısında, beklendiği gibi faiz oranlarını değiştirmedi. Toplantıda bir hafta vadeli repo faizi %7.50, borçlanma faiz oranı %7.25, borç verme faiz oranı %10.75 ve piyasa yapıcılarına uygulanan oran %10.25 seviyesinde sabit bırakıldı. Karar öncesi gerçekleştirilen anketler ekonomistlerin tamamının politika faizi ve faiz koridoru parametrelerinde değişiklik beklemediğini yansıtırken, TCMB Beklenti Anketi’nde de cari ay politika faizine ilişkin medyan beklenti %7.50 ile benzer bir görünüme işaret ediyordu. Buna karşılık, önümüzdeki dönemde (6 ay içinde) 100 baz puana kadar varan artırımlar olabileceği beklentisi de korunuyordu.

n Para politikasında “sıkı duruş” vurgusu korundu, kararlar enflasyon görünümüne bağlı olarak alınacak dendi. Kurul, geçen ay para politikası duruşu için kullandığı “temkinli” ifadesini “sıkı” olarak değiştirmiş ve getiri eğrisine referans vermekten vazgeçmişti. Yeni mesaj cümlesi olan “Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.” paragrafı ise bu toplantıda aynen korundu. TCMB, Ekim ayı sonunda açıkladığı Enflasyon Raporu’nda yılsonu enflasyon tahminini, kur ve petrol fiyat varsayımlarındaki değişiklikler nedeniyle 1 puan artırarak %7.9 olarak güncellemişti. Petrol fiyatı ortalaması 2015 ve 2016 yılları için 54$ varsayılmış, gıda fiyatları yıllık artışı ise %8 olarak korunmuştu. En son Beklenti Anketinde ise yılsonu TÜFE tahmini %8.36 olurken, gelecek 12 ay (%7.42) ve 24 ay (%6.84) TÜFE beklentileri hem tarihsel olarak yüksek seviyelerde kalmış hem de TCMB’nin hedef ve tahminlerinden uzak kalmaya devam etmiştir.

n Likidite politikasındaki sıkı duruşun da korunacağı belirtildi. TCMB, önceki toplantıda likidite duruşuna ilişkin kullandığı cümleleri de aynen tekrarlamıştır. Kurul, döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirdiğini, bu doğrultuda yurtiçi ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri ile enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar verildiğini” bir kere daha vurgulamıştır.

n Kurulun temel ekonomik büyüklüklere ilişkin değerlendirmelerinde ufak değişiklikler vardı. Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde devam etmekte olduğu, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklediği ve AB ülkelerinin talebindeki artışın da katkısıyla büyüme kompozisyonunun net ihracat lehine değişmekte olduğu belirtildi.

n FED’in Aralık’ta harekete geçme ihtimalinin çok artması sonrası, TCMB’nin de para politikası çerçevesini sadeleştirmeye başlaması beklenebilir. Hatırlanacağı gibi, Ağustos PPK toplantısından sonra açıklanan Yol Haritası’nda, küresel para politikalarının normalleşmeye başlaması öncesinde alınması planlanan önlemlerden bahsedilirken, normalleşme sürecinde ise, “Faiz koridoru bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir hale getirilecek ve daraltılacaktır.“ ifadesi yer almıştı. Eylül ayı PPK özetlerinde ise; yol haritasında kamuoyuyla paylaşılan tedbir paketinin son bir ay içinde büyük ölçüde uygulanmaya başlandığı belirtilmişti. Bahis konusu tedbirler normalleşme öncesi atılacak adımları içerirken, normalleşme sürecinde para politikası çerçevesinin geçireceği değişim ise FED faiz kararına endekslenmiş olmaktaydı. Ekim ayında ise yol haritasından bahsedilmemişti. Öte yandan, son verilerle ve FED yetkililerinden gelen açıklamalarla ABD faiz artışına yönelik beklentilerin Aralık ayı toplantısına yoğunlaştığını ve bunun gerçekleşmesi durumunda TCMB’nin de Aralık PPK toplantısında harekete geçme eğiliminde olacağını düşünmekteyiz. Daha önce de vurguladığımız gibi, sadeleştirmenin, esas olarak, mevcut faiz koridoru kapsamında çoklu faiz uygulamasından yeniden tek faizin ağırlık kazanacağı konvansiyonel para politikası uygulamasına dönüş anlamına geleceğini düşünüyoruz.  Burada varılacak nihai nokta, 1 hafta vadeli repo faizini piyasa açısından tek gösterge haline getirmek ve tüm fonlamayı bu kanaldan sağlamak olacaktır. Varılacak faiz seviyesi ise - TCMB’nin bu değişikliklerin “bir sıkılaşma veya genişleme getirmeyeceği” mesajına istinaden - bankalar açısından bugünkü duruma göre “nötr” olacak bir seviye olmalıdır. Dolayısı ile, kademeli geçiş senaryosunda TCMB bir yandan küçük adımlarla haftalık repo faizini yükseltirken benzer oranlarla faiz koridorunu alt banttan daraltmaya yönelecektir. Tüm fonlama araçları dikkate alınarak hesaplanan efektif fonlama oranının %9.5 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, nihai olarak, politika faiz oranının %9.0-9.5 aralığında ve O/N borçlanma faiz oranının 8.0-8.50% aralığında olabileceğini, koridor üst sınırının ise değişmeyeceğini tahmin etmekteyiz.

n TCMB, TL’deki göreli rahatlamaya rağmen sıkı likidite politikası duruşunu koruyacaktır. TCMB’nin, uzun süreden beri, bankaların fonlama ihtiyacının tamamını haftalık repo ihaleleriyle karşılamayarak piyasa yapıcısı ve borç verme imkanlarını kullanmaya zorlaması ile fonlama maliyetinin (geçen toplantıdan bu yana ortalaması %8.74) politika faizinin 124 baz puan üzerinde oluşması, ve gecelik faizlerin faiz koridoru üst sınırına yapışık oluşması (son olarak %10.75) sağlanmaktadır. Her ne kadar, son dönemde siyasi belirsizliğin azalması ve küresel risk iştahına bağlı olarak TL’de bir rahatlama gözlense de, TCMB’nin sıkı likidite politikası duruşunu korumasını beklemekteyiz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder