n Eylül
ayında sanayi üretimi (arındırılmamış) yıllık bazda %7.9 düşüşle beklentilerin çok
üzerinde bir gerileme gösterdi. Genel piyasa medyan
beklentisi %3.0 azalışa işaret ederken, bizim beklentimiz ise %5.0 azalış
yönündeydi. Yıllık artış hesaplamasını anketlerle sağlıklı karşılaştırma için
daha fazla sayıda katılımcının tahmin gönderdiği mevsim ve takvim etkisinden arındırılmamış
ham veri üzerinden yapmaktayız. Hatırlanacağı gibi, Ağustos’taki sert artışa
ihtiyatlı yaklaşmış bunun Temmuz ayındaki aşırı zayıflığın bir telafisi gibi
göründüğünü söylemiştik. Aşağıda da ayrıntılı değindiğimiz gibi, yıllık
değişimde gözlenen sert dalgalanmalar üretimde bir momentum değişiminden çok
büyük ölçüde yıllar arasındaki işgünü farkından kaynaklanıyor. Bu bağlamda, Eylül
ayında imalatçı sektörlerin ana girdisi olan “enerji ve altın hariç ara malı
ithalatının” geçen yılın aynı ayına göre %23 gibi sert bir oranda daralması,
aynı ayın sanayi üretimi açısından beklentilerimizi aşağı çeken bir gelişme
olmuştu, gerçekleşmenin bu beklentiyi doğruladığı görülüyor.
n TÜİK’in
açıkladığı şekliyle, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinde
yıllık bazda %2.8 artış gösterdi. Böylece, aylık
endekslerdeki oynaklık nedeniyle trend açısından daha net görüntü verdiğini
düşündüğümüz, takvim etkisinden arındırılmış endeksin üç aylık hareketli
ortalamasının yıllık değişimi, önceki aya göre sert azalışla %3.3 seviyesine geriledi.
Daha önce, çalışma günü farklılıkları nedeniyle arındırılmış ve arındırılmamış
veriler arasındaki belli aylarda önemli farklar oluşabildiğini ve Eylül’de çalışma
günü sayısının geçen yıla göre çok düşük olması nedeniyle bu farkın belirgin
olarak hissedileceği bir ay olacağını söylemiştik. Ekim’de ise bu etki bu kez
işgünü fazlalığı nedeniyle ters yönde (artış) gözlenecektir.
n Üçüncü
çeyrekte üretim artış hızı %0.3’e doğru belirgin gerileme gösterdi. Eylül ayı sonuçlarından sonra, yeni yılın ilk
çeyreğinde %1.3 oranına yavaşlayan, ikinci çeyrekte ise %3.7 düzeyine hızlanan
üretim artış hızının, üçüncü çeyreği %0.3 düzeyinde kapadığını hesaplamaktayız.
Bu ise, aynı çeyrek milli gelir gerçekleşmesi açısından olumsuz bir gelişme
olarak kaydedilmiştir.
n Sanayi
üretiminin ana eğilimi açısından izlediğimiz diğer gösterge, mevsimsellikten ve
takvim etkisinden arındırılmış endeks ise, bir önceki ayla aynı kaldı.
Söz konusu göstergenin aydan aya büyük oynaklık gösterdiğini hatırlatmak
isteriz. Hatırlanacağı gibi, Mart ayında sanayi üretimi tarihi zirvesine
ulaştıktan sonra Nisan’da yatay kalmış, Mayıs’ta %2.0 gerileme, Haziran’da %2.1
artış, Temmuz’da ise %1.5 oranında geri çekilmeden sonra Ağustos’ta %3.0 artış
ile yeni tarihi zirvesini görmüştü. Bilindiği gibi, bu dalgalanmanın boyutu
özellikle bayram gibi uzun tatillerin yıllık izin dönemleriyle çakıştığı
zamanlarda TÜİK’in kullandığı yöntemin arındırmayı yeterince sağlıklı
yapamamasından kaynaklı olarak daha da büyümektedir. Bu nedenle, sanayi üretimi
momentumunun gücü açısından ay bazında değerlendirmeden çok çeyrekten çeyreğe
değişimlere bakmak daha doğru olacaktır diye düşünüyoruz. Sonuç olarak, sanayi
üretimi tarihi zirvesini korurken, çeyrekler bazında bakıldığında ise; bu yılın
ilk çeyreğinde önceki çeyreğe göre %1.1 artış, ikinci çeyrekte de bunun üzerine
%1.5 civarında artıştan sonra üçüncü çeyrekte ise %1.1 artış kaydetmiş, güç
kaybının sınırlı olduğunu göstermiştir.
n Mevsim
ve takvim etkisinden arındırılmış ana sanayi gruplarında bir önceki aya göre en
yüksek azalış %6.3 ile dayanıklı tüketim malı imalatında gerçekleşti. Diğer
alt gruplarda ise daha sınırlı azalışlar yaşandı.
n Türkiye’de
sanayi üretimi ile milli gelir verileri arasındaki yakın ilişki dikkate
alındığında, bu görünüm bize üçüncü çeyrekte ikinci çeyrekten çok daha zayıf
bir GSYH artışı kaydedilebileceğini düşündürdü. 2014
yılında %2.9 oranında OVP tahminlerinin gerisinde kalan bir büyüme
kaydedildikten sonra, 2015 yılının ilk çeyreğinde de beklentilerin
üzerinde olsa da %2.3 ile sınırlı kalan bir büyüme oranı kaydedilmişti. İkinci
çeyrekte ise büyüme %3.8’e doğru hızlanmış ve ilk yarıdaki büyüme hızını %3.1’e
taşımıştı. Öte yandan, üçüncü çeyrek görünümü açısından diğer öncü göstergelere
bakıldığında; Türkiye PMI endeksi mevsimsel düzeltilmiş Temmuz-Eylül ortalaması
(49.4) önceki çeyreğe göre (49.2) hafif yüksek oluşurken, MB Reel Kesim Güven
Endeksi (RKGE) Temmuz-Eylül ortalaması (101.6) ise önceki çeyreğe göre (102.6) hafif
azalmış, kapasite kullanımı %75.0 ile önceki çeyreğe (%74.7) göre yükselmiş,
tüketici güven endeksinde ise sert düşüşler gözlenmişti. İhracatın (TİM
verileri) ise aynı dönemde yıllık bazda %13 civarı daralması dış talep
açısından olumsuzluğa işaret ederken, otomotiv, konut ve beyaz eşya
satışlarındaki devam eden toparlanma iç talep açısından olumlu bir gelişme
olarak kaydedilmişti.
n Bütün bu gelişmeleri dikkate alarak, üçüncü
çeyrek için geçici ön büyüme tahminimizi üretim verilerinden sonra %2.0-2.5 aralığında
belirledik. Gerçekleşme ise TÜİK tarafından Aralık ayı içinde açıklanacak.
n Sonuç
olarak, siyasi belirsizliklerin azalmasına rağmen bu yıla fazla katkı
sağlamayacağını, 2015 yılı büyüme tahminimiz olan %2.9 üzerinde risklerin ise sınırlı
da olsa aşağı yönde devam ettiğini düşünmekteyiz.
Ekim 2015’de açıklanan OVP'de 2015 yılı tahmini %3.0 açıklanırken, son TCMB
beklenti anketinde ortalama büyüme beklentisi ise %2.9 düzeyine kadar
gerilemişti. Bu
yıl için iç talepte (özel tüketim ve yatırım) ılımlı bir toparlanma öngörümüzü
gelişmeler doğrulamaya devam etse de, son dönemde finansal koşullarda yaşanan
sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında kredi büyümesinin belirgin yavaşladığının
görülmesi, iç talep açısından olumsuzluğa işaret etmektedir. Eylül-Ekim ayları
konut ve otomobil satışlarındaki zayıflık da bu değerlendirmeyi
doğrulamaktadır. Ayrıca, ihracatın üçüncü çeyrekte de yıllık bazda sert daralmaya
devam etmesi, Ekim’de gözlenen sınırlı toparlanmaya ragmen dış talep üzerindeki
risklerin aşağı yönlü kalmayı sürdürdüğünü göstermektedir. Buna karşılık, geçen
yıl büyümeyi aşağı çeken tarım sektörünün ilk yarıda kaydettiği %5.2 büyüme
hızını yılın ikinci yarısında da koruyacağını düşünmekteyiz. Bu bağlamda, 2015
yılı büyüme tahminimiz (%2.9) üzerindeki risklerin hafif aşağı yönde kalmayı
sürdürdüğü söylenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder