ABD ve Avrupa Merkez
Bankalarının Aralık ayında harekete geçeceği beklentisi çok güçlendi.
Geride bıraktığımız hafta, küresel piyasalar açısından, ABD Merkez Bankası
(FED) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Aralık ayı toplantılarında harekete
geçeceğine yönelik algılamanın iyice güçlendiği bir dönem oldu. Her ne kadar,
gelişmiş ülkelerde açıklanan bazı veriler (ABD’de perakende satışlar verisinin
zayıflığı gibi) tamamen bu algılamayı güçlendirecek şekilde gelmemiş olsa da,
her iki Merkez Bankası’nın yetkililerinin hafta içindeki konuşmaları özellikle
bu konuda gerçekleştirilen anketlere katılan ekonomistleri ikna etmişe
benziyordu. Söz konusu anketler ekonomistlerin çok büyük çoğunluğunun (%90’nın
üzerinde) faiz artış sürecinin Aralık ayında başlatılacağı beklentisini
yansıtırken, buna karşılık piyasa oyuncularının bu beklentiyi fiyatlamasını
yansıtan FED vadeli kontratları Aralık ayı faiz artışı olasılığını %70’e yakın
göstermekteydi. Bu algılamanın Ekim ayında beklenenden çok güçlü gelen
tarım-dışı istihdam verileri sonrası güçlendiği dikkate alınırsa, 16 Aralık
FOMC toplantısı öncesi açıklanacak Kasım ayı verilerinin ters yönde gelmesi
durumunda piyasa oyuncularında kafa karışıklığına ve fiyatlamalarda
dalgalanmaya yol açabileceği unutulmamalıdır. Ancak, veri nasıl gelirse gelsin, konsensüsün
bu ölçüde sağlanmış olduğu bir ortamda FED’in bu fırsatı kaçırmayarak
normalleşme sürecini başlatması bize göre çok daha olası görünmektedir. Beklenti
yönetimine özel bir önem veren FED bu aşamadan sonra ise, iletişimine faiz
patikasına yönelik mesajlarla devam ederek süreç hakkında piyasaları
olabildiğince aydınlatmaya çalışacaktır. Buna ilişkin ilk mesajın ise, büyük
olasılıkla, faizlerdeki artışın bir seri şeklinde olmaktansa kademeli olacağı
ve sürecin sonunda ulaşılacak faiz seviyesinin geçmiş dönemlere göre daha düşük
kalacağı şeklinde olmasını beklemekteyiz.
FED’in
kademeli sıkılaşmasına karşılık ECB’nin para politikasını gevşetme için yeni
yollar araması euro/dolar paritesini zayıflatıyor. FED’in
para politikasını kademeli sıkılaştırma eşiğinde olduğu bir dönemde ise, ECB’nin
tam tersi yönde yani ilave gevşemeyi sağlayacak yeni kararlar alma noktasında
olduğu da, son olarak Draghi’nin Ekim ECB toplantısında verdiği sinyali geçen
hafta içindeki son konuşmasında güçlendirmesi ile anlaşılmıştır. Piyasalar,
ECB’nin mevduat faizini indirme ve tahvil alım miktarını artırma silahlarını Aralık
toplantısında kullanmasını beklemektedir. Bu konudaki minimum beklenti şu an
zaten negatif olan mevduat faizinin 10 baz puan daha aşağı çekilmesi ve aylık
tahvil alım programının miktarının 10 milyar dolar artırılması şeklindedir.
Dolayısı ile, bu beklentiden daha agresif kararlar alınması durumunda piyasa
etkisi daha belirgin olabilecektir. Önceki dönemde olduğu gibi, euro/dolar
paritesi açısından en önemli sürükleyicinin (driver) iki Merkez Bankası para
politikası arasındaki fark yani tahvil getiri eğrisine yönelik beklentiler
olmaya devam ettiğini düşünüyoruz. Nitekim, bu nedenle hafta içinde paritenin
yeni bir zayıflama eğilimine geçtiği gözlenmiştir. Kısacası, faizi yüksek olan
para birimi yakın vadede güçlenme eğilimini koruyacaktır. Bu algılamanın
korunması durumunda, paritede ilk hedef 1.05 seviyesi olacaktır.
Veri
açısından yoğun haftada, ABD’de TÜFE verisi ve FOMC özetleri, Euro Bölgesi’nde
ise ECB yetkililerinin konuşmaları öne çıkıyor. Yukarıda
bahsettiğimiz fiyatlama açısından ise, 16-20 Kasım haftasında açıklanacak
önemli veriler bulunmaktadır. ABD’de Salı günü açıklanacak olan enflasyon
verileri, Çarşamba konut başlangıçları ve FOMC toplantı özetleri, Perşembe ise
Philly FED endeksi öne çıkmaktadır. TÜFE’nin ılımlı seyri şu ana kadar FED’in
normalleşmeyi başlatmayı geciktirmesinde en büyük etkenlerden biri olmuştur.
Buradaki en ufak hızlanma durumu Aralık fiyatlamasını daha da güçlendirebilir.
Ayrıca, hafta içinde Lockhart, Fischer ve Powell gibi eyalet FED Başkanlarının
konuşmaları da yakından takip edilecektir. Euro Bölgesi’nde ise Pazartesi günü
Draghi, Constancio ve Coeure gibi önde gelen ECB yetkililerinin açıklamaları
dikkatle izlenecektir. Haftanın en önemli verisi ise yine Pazartesi açıklanacak
olan Ekim ayı enflasyon gerçekleşmesidir. Ancak ülke bazında gerçekleşmelere
bakıldığında bu verinin bir sürpriz getirmesi beklenmemektedir.
Normal işleyiş dışında ise, Paris’teki terör eyleminin yansımaları
ve G-20 toplantısının sonuçları yakından takip edilecek.
Son olarak ise, piyasaların normal işleyişine yönelik yukarıdaki
değerlendirmelerimiz dışında, piyasalardaki risk iştahı açısından olumsuz yansımaları
hafta başından itibaren gözlenecek olan Cuma gecesi Paris’te gerçekleşen terör eylemi
öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, Antalya’da gerçekleşen G-20 toplantıları
sonrasında verilecek siyasi mesajlar da jeopolitik risklerin seyri açısından
büyük önem taşımaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder