Tatil dönüşü yeni yıla veri yağmuru ile girdik. En önemlisi elbette Aralık ayı enflasyonuydu. Rakamları az sonra değerlendireceğim ama önce diğer açıklamalara kısaca değinmek istiyorum.
Önce iyi haberle başlayalım. Aralık ayı ihracatı yıllık bazda % 33’e ulaşan artışla 9.5 mlr dolar gerçekleşti. Bu aslında bir sürpriz değildi ve büyük ölçüde geçen yılın aynı ayının zayıf baz etkisinden kaynaklandı. Yine de, son üç aydır ihracat artışının pozitif bölgede olması, yılın son çeyreğinde büyümenin de pozitif bölgeye geçeceği yönündeki sinyalleri destekleyen bir gelişmeydi. Kötü haberler ise güven endekslerinin Aralık ayı gerçekleşmelerinden geldi. CNBC-e tarafından yayınlanan Tüketici Güven Endeksi Aralık ayında bir önceki aya göre % 0.7 düşüş göstererek 87.67 değerini aldı. Baz etkisi ile bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek durumda olan endeks, 2009 yılının Haziran ayı ile karşılaştırıldığında ise önemli bir düşüş göstermiş görünüyor.
Ekonomik aktivite açısından en önemli öncü gösterge olarak kabul ettiğimiz Türkiye Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) de son aylardaki düşüş eğilimini devam ettirdi. Endeks 50.6’ye gerilerken, genişleme ve daralma dönemlerini ayıran kritik seviyeye yaklaşmış oldu. Böylece, resesyondan çıkışın ilk aylarında diğer ülkelere göre daha hızlı yükselen Türkiye PMI endeksi yıl sonuna gelindiğinde Euro Bölgesi dahil bir çok gelişmiş ülkenin bile gerisinde kaldı. Dün açıklanan Euro Bölgesi PMI Endeksi 51.6 düzeyinde gerçekleşmişti. Sonuç olarak reel veriler baz etkisiyle daha iyi görünmeye başlarken, gelecekteki eğilimler açısından daha önemli olan güven endeksleri toparlanmanın fazla bir güç kazanamayacağını işaret etmeye devam etmektedir.
Enflasyona gelince, Aralık ayında TÜFE % 0.53 artışla, % 0.25 olan beklentinin üzerinde geldi. Bu sapmada, gıda fiyatlarının % 2.2 ile geçen senenin ve mevsimsel eğiliminin üzerinde bir artış göstermesi etkili oldu. Geçen senenin düşük bazının etkisi ile yıllık enflasyon önceki aya göre de 1.0 puan artarak % 6.5 oldu. Bu gelişmeler yine Merkez Bankası açısından zor bir döneme girildiğini düşündürmekte. Zira, ana endeks para politikasının kontrolü dışındaki unsurlardan dolayı artarken iç taleple daha yakından ilişkili çekirdek enflasyon düşük kalmaya devam edecektir. Bu ise Banka üzerindeki faiz artırımı baskısını yükseltebilir. 2009 yılının son gününde sigara, içki ve akaryakıt ürünleri üzerinden alınan maktu vergilerin artırılmasının, Ocak ayı enflasyonuna 1.5 puan civarında katkı yapabileceğini düşünüyorum. Bu doğrultuda, yıllık enflasyon önümüzdeki birkaç ay içerisinde % 8’in üzerine doğru hareket edebilir. Buna karşılık, Merkez Bankası’nın en fazla önem verdiği çekirdek fiyat göstergesindeki ( I ) yıllık artış önceki aya göre 0.1 puanlık düşüş göstererek % 3.8 olarak gerçekleşti. Ocak ayında da, çekirdek göstergelerde dışlanan, içki, tütün, petrol gibi kalemlerin etkisi ile yıllık enflasyon yükselmeye devam ederken, çekirdek göstergeler yine düşük kalabilir. Bu durum, beklentiler kanalı ile enflasyon üzerinde olumsuz etkilerin görülmesi riskini artırmakla birlikte, düşük talep koşulları yüzünden Merkez Bankası’nın para politikası stratejisinde şimdilik önemli bir değişikliğe gitmesini gerektirmemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder