Bugün hafta sonunda yayınlanan Orta Vadeli Programa yönelik kısa değerlendirmelerime ayırmak istiyorum. İlk olarak, genel anlamda makro çerçevenin tutarlı ve mantıklı olduğunu söylebilirim. Bu yılın büyüme tahmininin % 6.8’e çıkarıldığını görüyorum ki, Ağustos sanayi üretim verilerinden gelen sürprizden sonra bu tahminin muhafazakar kaldığı bile söylenebilir. Bana göre 2010’da yüzde 8 büyüme rahatlıkla gerçekleşebilir gibi görünüyor. Buna karşılık 2011 için yüzde 4.5 büyüme hedefi bence de makul ve mantıklı. Ancak sonraki yıllarda yüzde 5 ve üzeri büyüme hedefleri için önemli ekonomik ve yapısal reformların yapılması gerekir diye düşünüyorum. Kimse bu yılın güçlü büyümesinin büyük ölçüde krizin yarattığı baz etkisinden kaynaklandığını unutmasın.
Bütçe hedeflerini ise kısa vade için iddiasız, 2013 yılı % 1.6 bütçe açığı hedefini ise iddialı buldum. Mali kural uygulanıyormuş gibi bir izlenim veriyor. Zira, bu yıl baktığımda bütçe performansının öngörülen hedeflerden daha iyi gidiyor olduğunu görmekteyim. Toplam kamu sektörü faiz dışı fazlasının GSYH'ye oranı 2010 için yüzde -0.2 olarak belirlenmiş ancak benim hesaplarıma göre son 12 aylık gerçekleşme yüzde 0.2 şimdiden bunun üzerinde görünüyor. Ya da merkezi yönetim bütçesinden örnek verirsem, bu yıl Maliye tanımlı verilerle yüzde 4 bütçe açığı öngörülüyor ki, Ağustos sonunda dahi bütçe açığı GSYH’nın yüzde 3.4’ü düzeyine gerilemişti. Bu da yılın kalan kısmında bütçede biraz bozulma bekleniyor izlenimi veriyor. Böyle olunca takip eden iki yılın bütçe ve faiz dışı denge hedefleri sınırlı bir düzelmeye işaret ediyor. Ayrıca, genel seçim yılında bütçe harcamalarının milli gelire oranla yüzde 27’den yüzde 25.7’e gerilemesi çok kolay olur gibi gelmiyor. Tüm bunlara karşılık ise, büyüme tahminlerinin yukarı çekilmesine bağlı olarak daha önce 2012 için yüzde yüzde 47.8 olarak öngörülen AB Tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYH'ye oranının yüzde 38.8’e gerileyeceği belirtiliyor.
Giderek daha fazla konuşulmaya başlanan cari açık tahminlerine gelince; 2010 yılı cari açığının 39.3 mlr dolara yükseltildiğini görüyorum ki, bu seviye milli gelire oranla yüzde 5.4 gibi yüksek bir düzeye işaret ediyor. Bana göre yıl sonunda 40’lı rakamları telafuz etmemiz daha olası. Zira dün yayınlanan Ağustos ayı verileri son 12 aylık açığın 33.6 mlr dolara ulaştığını gösteriyor. Bu hızlı genişleme daha çok son dönemde iç talepte gözlenen canlanmanın getirdiği tüketim malı başta olmak üzere ithalat artışından kaynaklanıyor. Ancak cari açığın önemli bir kısmının Türkiye’nin net olarak enerji ithalatçısı olmasından kaynaklandığını da unutmamak gerekir. Dolayısı ile bu yapısal açık konjonktüre bağlı olarak bazen yükselecek bazen azalacaktır. Merkez Bankası’nın kredi genişleme hızını kontrol altına almaya çalışan zorunlu karşılıklara yönelik tedbirlerinin başarılı olması durumunda özellikle cari açığın genişleme hızında yavaşlama beklenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder