16 Haziran 2009 Salı

Krizler bu işin doğasında, önemli olan büyüme perspektifini kaybetmemek...

Ekonomik döngülerin piyasa sisteminin doğasında olduğuna, bir ekonominin uzun dönemli büyüme çizgisi etrafında dalgalanma şeklinde yaşandığına ve ekonominin döngünün hangi evresinde olduğunu doğru ve hızlı bir şekilde belirlemenin, piyasa oyuncularının davranış tarzını öngörebilmek anlamına geldiğinden hayatımızı kolaylaştırdığına değinmiştik.

Ekonomilere böyle bir bakış açısı, resesyonların dünyanın sonu olmadığının, aksine uzun vadeli büyüme patikası üzerinde yaşanan ve yaşanacak doğal gelişmeler olduğunun, oluşan dengesizlikleri giderme ya da en azından azaltmada fayda sağladığının, düşünülmesini getirir. Kaçınılmaz olarak yaşanan ve yaşanacak olan bu süreçlerde esas önemli olan, uzun vadeli büyüme çizgisinin eğiminin bir kırılmaya uğramamasını sağlamaktır. Bugün dünya genelinde oluşan endişe, bazı gelişmiş ülkelerin kredi notu indirimlerinden de izlendiği üzere, rekor bütçe açıklarının ileride enflasyon yükselişine ve dolayısı ile büyüme eğiliminin zayıflamasına yol açağı şeklindedir. Bu nedenle, kısa vadede para ve maliye politikasının gevşeme anlamında gidebileceği sınır ile bunun orta-uzun vadede büyümeye getireceği olumsuz yansımanın iyi dengelenmesi gereklidir. Bunun için bu noktada yapılabilecek en önemli şey, kötü zamanlarda oluşan yüksek bütçe açığının kalıcı olmayacağını, iyi zamanlara gelindiğinde maliye politikasının sıkılaştırılacağını göstermek ve bunu kredibilitesi yüksek bir program altında taahhüt etmektir. Bu bağlamda, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Sn. Babacan’ın yeni program hazırlıklarına ilişkin son açıklamalarını (özellikle Hazine’nin borçlanma baskısının sürdürülebilir olmadığı ve faiz dışı açığın kapatılması gerektiği yönündekileri) ümit verici buluyoruz. Ancak, aynı açıklamada yer alan bazı unsurlar (IMF'siz senaryoya hazırlıklı olunmalı uyarısı ve bütçe açığı bir-iki sene tolere edilebilir denilerek 2010 yılı için sıkılaşma işareti verilmemesi) programın içeriğini ve bu doğrultudaki icraatleri görene kadar ihtiyatlı olmamızı gerektiriyor.

Sonuç olarak, ekonomilerin daralma döngüsünden genişleme döngüsüne geçiş aşamasının sonlarında olduğumuzu düşünürken, bu durumun yakın zamanda finansal göstergelerde hareketleri belirginleştirmesini ve ayrışmayı netleştirmesini bekliyoruz. Resesyonların dünyanın sonu olmadığı, aksine uzun vadeli büyüme patikası üzerinde yaşanan ve yaşanacak doğal gelişmeler olduğu bir kez daha anlaşılırken, bundan sonra da yaşanılması kaçınılmaz olan bu süreçlerde esas önemli olan, uzun vadeli büyüme çizgisinin eğiminin bir kırılmaya uğramamasını sağlamaktır. Bunun için bu noktada yapılabilecek en önemli şey, kötü zamanlarda oluşan yüksek bütçe açığının kalıcı olmayacağını, iyi zamanlara gelindiğinde maliye politikasının sıkılaştırılacağını göstermek ve bunu kredibilitesi yüksek bir program altında taahhüt etmektir. Umarız böyle olur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder