22 Haziran 2009 Pazartesi

Ekonomiye kamu müdahalesi sihirli değnek mi?...

Geride bıraktığımız haftanın gelişmeleri, ekonomi yönetiminin yurtiçinde parasal ve mali gevşemeyi henüz sona erdirme niyetinde olmadığını düşündürmüştür. Bu dönemde, politika faiz oranı 800 baz puan indirilmiş, bütçe faiz dışı fazlası ise GSYH’ya oranla % 3.5’den Mayıs sonunda % 0.1 seviyesine gerilemiştir. Bu yönelim, vergi indirimleri ile iç tüketimin toparlanmasının ihracatta henüz bir toparlanma gözlenmemesine rağmen sanayi üretimine dipten dönüş için yardımcı olduğu ve genel olarak ekonomik aktivitenin en kötü noktasını Mart sonunda geride bıraktıktan sonra toparlanma eğilimi içine girdiği bir dönemde de gözlenmeye devam edilmektedir. Anlaşılan, toparlanma kendi kaderine bırakılmak istenmemektedir. Bir diğer deyişle, stokların azaltılması ile doğal olarak gelişen bu kıpırdanmanın yeterli görülmediği, büyümeye dönüşün hızlandırılmaya çalışıldığı izlenmektedir.

Üretimi bıçak gibi kesen ve ani istihdam kaybına yol açan stok sorunu çözülme yoluna girmişken, ulaşılabilecek büyüme oranını değiştirmeyecek sadece öne çekebilecek bir neticeyi almak için bu tercihin yapılması gereğinin irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bahsettiğimiz dönüm noktasından itibaren bu doğrultuda alınan önlemlerin gelecek dönem büyümesinden çalmaya başladığı unutulmamalıdır. Özel tüketim ve yatırımın durduğu aşamada kamunun ve para politikasının devreye girmesini ne kadar normal görüyorsak, etki edilebilecek alanlarda beklenen sonuçların alınmaya başladığı noktadan sonra, kötüleşen borç dinamiklerinin daha fazla zorlanmamasının ve orta vadede bunların iyileştirilmesinin taahhüt edilmesinin beklenmesini de, normal görmeliyiz.

Aksi takdirde, sihirli bir değnek olmayan ve gerektiğinde sınırlı bir şekilde uygulanması gereken mali gevşeme, bir politika aracı olmaktan çıkıp, 2001 öncesi olduğu gibi, kalıcı bir hale gelerek bütçelerin daha baştan geçersiz olduğu ve reel ekonomiye kanalize olabilecek fonların Hazine’ye yöneldiği bir düzene dönülmesine yol açabilir. Bunun şakası yoktur ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor gibi olsak da, kısa vadeli fayda için tüm kazanımların riske atılmaması çağrısını seslendirmeye devam edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder