Piyasaların siyaseti gündeme alması için görünümde belirsizlik oluşturması gerektiğinden bahsetmiştik. Bunun tetikleyicisi ise, referandum riskinin göze alınması ve sonuçlarına bağlı olarak sonu erken seçimle biten farklı senaryoların konuşulması olacaktı. Bu bağlamda, hafta sonunda Başbakan Erdoğan’ın Anayasa değişikliği paketinin bu ay sonuna kadar meclise sunulacağını belirtmesi, bu konunun gündemdeki yerini bırakmaya niyeti olmadığını düşündürmüştür. Bilindiği gibi, bir anayasa değişikliğinin referandumsuz kabulü için TBMM üye tamsayısının (550) üçte ikisinin (367) oyu gerekmekte. Referandum koşuluyla anayasa değişikliği için ise en az 330 kabul oyu gerekiyor. AKP’nin Meclis’teki üye sayısı 337 ancak Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin oy kullanamayacağına göre geriye 336 kalıyor. Bu durumda, referandum koşuluyla anayasa değişikliği için kağıt üzerinde bir sorun görünmüyor. Ancak daha önce Kürt açılımı tartışmaları ve siyasi gerilim nedeniyle parti içinde doğan rahatsızlıklar yüzünden böyle bir oylamada fire verilebileceğinden endişe ediliyor, böyle bir ihtimale karşı BDP’nin desteğinin (20 sandalye) alınması bir alternatif gibi görünüyor ama bu destek karşılıksız olmayacağından (BDP’nin taleplerinin de pakete eklenmesi) çok olası bulunmuyordu. Bu durumda AKP’nin meclisten alabileceği en iyi sonuç referandum koşuluyla anayasa değişikliği olurken, yeni düzenleme ile 60 gün içinde gidilebilecek referandumun sonucuna toplumdaki kutuplaşmanın değil demokratikleşme arzusunun ağır basması umulacak. Referandumun kaybedilmesi ya da kazanılmasına bağlı olarak sonu erken seçime kadar gidebilecek farklı senaryolar üretilebilir. Bu noktada, değişik varsayımlara bağlı olarak oluşabilecek farklı senaryolara yer vermek ve bunlar için öngördüğüm olasılıklara değinmek faydalı olacaktır. Bu doğrultuda, üç ana senaryo oluşturdum. Ancak özellikle ikinci senaryo kendi içinde dallara ayrıldığından aslında daha fazla sayıda senaryodan bahsettiğimizi de söyleyebilirim.
Senaryo 1 – Seçimler Zamanında – En fazla ağırlık verdiğim bu senaryoda, artan gerginliğe ve yasama sürecindeki tıkanmaya rağmen hükümet referandum riskini göze almaz ve genel seçimleri normal tarihinde yapma noktasına gelir. Ancak seçimin yaz aylarına gelmemesi için tarih Mart veya Nisan 2011 olarak belirlenir. (% 65 olasılık)
Senaryo 2 – Sandıklar Dönemi – Anayasa değişiklikleri TBMM’ye getirilir. Oylamada 330 kabul barajı aşılır ve iki ay içinde referanduma gidilir. Referandumda anayasa değişiklikleri kabul edilirse, erken seçim kararı alınır ve bu yıl yaz başında veya Eylül’de seçim gerçekleşir. Burada daha az olası olan diğer bir ihtimalde referandum zaferine rağmen seçimi zamanında yapmak olabilir. Referandumda hayır çıkarsa, erken seçim rafa kalkar, seçime kadar daha populist politikalar gözlenir. (%10 olasılık)
Senaryo 3 – Erkenden Erken Seçim – Referandum ile vakit kaybetmek ve kaybetme riskini almak yerine güven tazelemek için erken seçim kararı alınır. Bu durumda en uygun tarih Eylül 2010 gibi görünür. (% 25 olasılık)
Görüldüğü gibi, subjektif olan bu değerlendirmemde en fazla olasılığı mevcut pozisyonların ve dengelerin zamanında yapılacak genel seçime kadar korunduğu senaryoya vermekteyim. Bu senaryo ilk bakışta ekonomi açısından en az tahribatı verecek şartları taşıyor gibi duruyor. Ancak en az bir yıl sürebilecek bu dönemde belirsizlik ağır basacağından tüketici ve reel kesim güvenini yukarıda tutacak bir politikanın izlenmesi de şart görünüyor. En az ihtimal verdiğim ikinci senaryo ise, büyük belirsizlikler ve bu doğrultuda dalgalı bir piyasa seyri vaadediyor. Böyle bir sürecin zaten zayıf seyreden toparlanmayı da olumsuz etkileyeceği açık. Üçüncü senaryo ise, mevcut kilitlenmeye çözüm getirebileceği belirsiz olsa da, en azından belirsizlik dönemini çok uzatmadığından ehven-i şer olarak görülebilir. Böyle bir senaryoda, şimdiye kadar yapılan anketlerden çok net anlaşılmayan, seçmenlerin parti tercihleri önemli olacaktır. Eğer koalisyon görünüyorsa, bu önemli belirsizlikler içerdiğinden piyasanın ilk tepkisi olumsuz yönde olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder