25 Eylül 2009 Cuma

G20 ve IMF-DB toplantılarından beklentilerim...

IMF-Dünya Bankası toplantıları öncesi Pittsburgh’da gerçekleşen G20 zirvesine küresel krizin nedeni olarak görülen finansal sisteme yönelik en geniş ve sert düzenleme ve sınırlamaların ele alınacağı beklentisi ile girilmektedir. Öyle ki, bazı gelişmiş ülkelerden (Fransa) sermaye hareketlerine en önemli kısıtlamalardan biri olarak görülen Tobin vergisi uygulanması önerisi bile gelmektedir. İlk kez ABD’li ekonomist Tobin tarafından 70’li yıllarda dile getirilen bu uygulama, kısa vadeli sermaye hareketlerine ufak bir ek maliyet getirerek, tümden ortadan kaldırmayı değil, daha çok kısa süreli ve ani hareketlerin önüne geçmeyi amaçlamaktaydı. Ancak, yaklaşık 1.5 yıl süren resesyondan sonra risk algılaması belirgin olarak olumlu yönde değiştiğinden bu tip radikal önlemler üzerinde konsensüs sağlanması bana çok zor görünmektedir. Yine de, finansal sistem için düşünülen yeni düzenleme ve sınırlamalar için tercih edilecek dozun, gelecek yıllarda finans piyasalarındaki akışkanlık, hacim, oynaklık gibi niteliksel unsurlar ve piyasa oyuncularının risk iştahı ve davranış tarzları gibi diğer etkenler açısından önemli yansımaları olmasını bekliyorum.

Öte yandan, Ekim ayında Istanbul’da yapılacak IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasında yayınlanması beklenen “Toparlanmayı Sürdürebilmek” ana temalı Dünya Ekonomik Görünümü Raporu öncesinde, bu raporun “Finansal Krizler Sonrası Orta Vadeli Üretim Dinamikleri” ve “Varlık Fiyat Dalgalanmalarından Para Politikaları İçin Çıkarılacak Dersler” başlıklı analitik bölümleri yayınlanmıştır. Seçilen bu başlıklar önceki raporların (Ayrışma teorisini sorgulayan 2007 Sonbaharında yayınlanmış “Decoupling the Train” başlıklı analiz ve Nisan 2009’da yayınlanan “Resesyondan Toparlanmaya: Ne Kadar Yakın? Ne Kadar Güçlü?” başlıklı analiz) öngörü başarısının tekrarlanacağını ve bu temaların önümüzdeki dönemin gündemini oluşturmaya aday olduğunu düşündürüyor. Henüz IMF’nin dünya büyümesine ilişkin tahminlerini içeren bölümler yayınlanmadı ama, son güncellemenin yapıldığı Temmuz’da olduğu gibi yukarı yönlü revizyon olası görünüyor. Son durum itibarı ile, dünya ekonomisinin 2009’da % 1.4 daraldıktan sonra 2010’da % 2.5 büyüme göstermesi, ABD’nin aynı dönemlerde % 2.6 daralma ve % 0.8 büyüme, Euro Bölgesi’nin ise % 4.8 ve % 0.3 daralma göstermesi bekleniyordu. Buna karşılık, başlayan toparlanmanın yavaş ve kırılgan olacağı vurgusunun korunmasını bekliyorum. Bu doğrultuda, tüm ülkelere parasal ve mali gevşeme kanalıyla verilen desteklerin bir süre daha korunması çağrısının yapılmasını beklerken, toparlanmanın belirginleşmesi durumunda gerekli olacak bu politikalardan çıkış stratejisinin hazır tutulması gereğine işaret edileceğini düşünüyorum.

IMF ve G-20’nin öncülüğünde kriz sırasında gerçekleşen küresel koordinasyonun, ikinci çeyrekte dünya genelinde resesyondan çıkılmasıyla da yansıdığı şekilde, ilk ve en önemli amacına ulaştığını düşünüyorum. Ancak, bu noktadan sonra ülkeler özelinde toparlanmalar farklı güçte olacağından küresel koordinasyonun aynı etkinlikte ileride de kullanılmasını beklemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder