Merkez Bankası Haziran ayı Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasında yayınlanan kısa notta, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düşüşün ve emtia fiyatlarındaki gevşemenin etkisiyle enflasyonun Nisan Enflasyon Raporu’nda öngörülenden daha olumlu bir görünüm arz ettiğine ve bu durumun enflasyon beklentilerini de olumlu yönde etkilediğine dikkat çekilmişti. Ancak, bu aslında beklenen bir değerlendirmeydi, zira daha önce yayınlanan Mayıs ayı PPK toplantısı geniş özetlerinde, 2010 yılsonu için sunulan tahmine (% 8.4) kıyasla gerçekleşmenin % 6.5’lik hedefe daha yakın olabileceği değerlendirilmesinde bulunulmuştu. Nitekim, yıllık TÜFE’nin Mayıs sonunda % 9.1’e gerilemesi ile beraber bir ara % 8.6’ya kadar yükselen yılsonu TÜFE beklentisinin % 8’e gerilediği izlenirken, gelecek 12 ay ve 24 ay beklentilerinin % 7.35 ve % 6.86 ile 2011 ve 2012 enflasyon hedefleriyle uyumlu patikanın üzerinde kalmaya devam ettiği görünüyordu.
Manşet enflasyonda önceki dönemde gözlenen yükselişin dışsal faktörlerden (vergi artışı, gıda ve enerji fiyat artışı) kaynaklandığını, çekirdek enflasyondaki yükselişin sınırlı kaldığını biliyoruz. Hatırlanacağı gibi, 6 Nisan tarihinde bu köşede çıkan yazımda, gıda, enerji, altın, tütün gibi alt kalemlerin yıllık enflasyona yaptığı katkıyı analiz etmiştim. 2004-09 dönemindeki ortalama katkı özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden (*) dışlanan gruplar için H’de 3.3 puan, I’da ise 4.6 puan düzeyindeydi. Şubat ayı sonu itibarı ile, yıllık enflasyona katkılar H’da 6.7 puan, I’da ise 7.4 puan ile her iki endeks için de tarihi zirvelerine yakındı. Buna karşılık, yukarıda Merkez Bankası’nın da vurguladığı üzere, dışsal faktörlerde görünüm terse döndüyse, çekirdek enflasyondan dışlanan kalemlerin yıllık TÜFE’ye katkısının zaman içinde en kötü ortalamalara doğru yakınsayacağı, en iyi ihtimalle de tarihi düşük noktaları olan 1 ve 2 puana doğru gerileyebileceği varsayılabilirdi. Bu durumda, bu yılın % 6.5 düzeyindeki TÜFE hedefiyle uyumlu H ve I yıllık artışı, ortalamaya yakınsandığında sırası ile % 3.2 ve 1.9, en düşük değere yakınsandığında ise, % 5.5 ve % 4.5 olarak hesaplanmaktadır. Mayıs sonunda H ve I yıllık artışı % 5 ve % 5.5 ile dışsallar için ancak en iyi senaryonun gerçekleşmesi durumunda bu yılın hedefine yaklaşmanın mümkün olduğunu yansıtıyordu.
Zira, 2011 yılı enflasyon hedefi (% 5.5) ve orta vadeli enflasyon hedefine (% 5) ulaşmanın daha da düşük bir çekirdek enflasyon eğilimi gerektirdiği açıktır. Bu bağlamda, eğilim için gösterge olan mevsimsel düzeltilmiş aylık artışların son iki ayda çok düşük seyretmesi ve yıllıklandırılmış artışlarının % 2 civarına gerilemesi ümit vericidir. Ancak çekirdek enflasyon eğiliminin tarihsel seyri % 4’ün altına kalıcı olarak gerilemenin çok kolay olmadığını düşündürmektedir. Bu konuya devam edeceğim...
(*) Özel Kapsamlı TÜFE Göstergeleri: Kısaca çekirdek enflasyon olarak da adlandırılmaktadır. Enflasyonun daha iyi analiz edilmesi için para politikasının kontrolü dışında kalan gıda ve enerji gibi fiyat gruplarının ana endeksten çıkarılması esasına dayanır. Bunların Merkez Bankası ve piyasalar açısından en favori olanları ise TÜİK’in (H) ve (I) olarak adlandırdıklarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder