5 Ekim 2015 Pazartesi

Eylül Ayı Enflasyon Verilerine İlişkin Değerlendirmemiz


n Eylül ayında TÜFE %0.89 artış ile %0.72 artış yönündeki konsensüs beklentinin ve %0.70 düzeyindeki artış beklentimizin üzerinde gerçekleşti. Geçen yıl Eylül’de %0.14 artış olurken, 2003 yılı bazlı endeksin Eylül ayları tarihsel ortalaması ise %0.80 artışa işaret ediyordu. Enflasyonun geçen yıla göre yüksek gelmesinde ise, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yükseliş etkili olurken, kurlara hassas olan gruplardaki (beyaz ve kahverengi eşya) artışlar ve otomobil fiyatlarında yapılan yukarı yönlü ayarlama görünümü kötüleştirdi. Böylece, yıllık TÜFE de önceki ayki %7.14 seviyesinden %7.95’e yükselmiş oldu. TCMB, PPK özetlerinde, Eylül ayına ilişkin öncü göstergelerin, taze meyve ve sebze fiyatları kaynaklı olarak işlenmemiş gıda yıllık enflasyonunun yükselebileceğine işaret etmekte olduğunu vurgulamıştı.

n İşlenmemiş gıda fiyatları yıllık bazda yükselişini sürdürürken, işlenmiş gıda fiyatları ise ılımlı gerilemesini sürdürdü. Hesaplamalarımıza göre geçen yıl Eylül ayında işlenmemiş gıda fiyatları aylık %0.20 gerilerken bu yıl ise %1.90 artış gösterdi. Dolayısı ile, yıllık bazda işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 2.1 puan artışla %12.90 seviyesine yükselmiş olurken, işlenmiş gıda fiyatları yıllık artışı ise %8.64’e inerek gerileme eğilimini sürdürdü. Böylece, gıda fiyatlarının yıllık artış hızı %10.7 seviyesine yükselirken, son Enflasyon Raporu’nda aşağı yönlü güncellenen gıda fiyatı varsayımının (%8.0) üzerindeki seyrini korudu. Endeks tarihindeki ortalama yıllık artışı %9.2 olan gıda fiyatlarının 2015 yılındaki seyri, Temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda açıklanan TCMB enflasyon yılsonu tahmini (%6.9) açısından kritik önem taşımaya devam edecektir.  

n Ekim ayında çok belirgin olmamakla birlikte yıl sonuna kadar baz etkisi yıllık TÜFE’nin aleyhinde seyrederken, TL’deki ilave değer kaybı da yukarı yönlü baskıyı artıracaktır. Eylül ayında önceki aya göre 0.81 puan artışla %7.95’e çıkan yıllık TÜFE, son Enflasyon Raporu’nda yer alan yılsonu TCMB yeni tahmininin (%6.9) belirgin üzerine çıkarken, enflasyon hedefi (%5) etrafındaki belirsizlik aralığının (+/-2 puan) da dışında kalmayı sürdürdü. Önümüzdeki dönem seyri açısından ise, uzun süredir TL’de gözlenen istikrarsız görünümle birlikte Ocak ortasından beri kur sepeti bazında %28 civarı değer kaybı olması, döviz kurunun bu yıl da tüketici fiyatlarına olumsuz etkide bulunmasına yol açmaktadır. Ancak, petrol fiyatlarının son Enflasyon Raporu (2015: $59) varsayımlarının belirgin altında seyretmesi bu kanaldan gelecek risklerin aşağı yönlü olduğunu göstermektedir. Buna karşılık, işlenmemiş gıda fiyatları son üç aydır yönünü yukarı çevirmiş görünse de, ilerleyen dönemde uzun dönem ortalamalarına doğru bir yakınsama olması durumunda, endeksteki ağırlığı (%24.3) nedeniyle olumsuz etkiyi sınırlayabilir. Dolayısı ile, manşet enflasyonun, yıl sonuna kadar olan dönemde baz etkilerinin aleyhe dönmesi nedeni ile, 2014 yılı gerçekleşmelerinin uzun dönem ortalamalarının çok altında olduğu Kasım-Aralık aylarında yükseliş eğilimini hızlandırarak yılı daha yüksek bir seviyede kapatacağını düşünmekteyiz. Dolayısı ile, yılsonu TÜFE tahminimizi %8.0’den %8.5’e revize ettik.

n Temel eğilim açısından izlenen göstergelerden; çekirdek enflasyon (I endeksi) yıllık bazda 0.57 puanlık artışla %8.23’e çıkarken, hizmet fiyatlarının yıllık artışında çok sınırlı bir gerileme olduğunu hesaplamaktayız. I endeksi açısından önceki yıl gerçekleşmelerinin uzun dönem ortalamalarının altında olduğu Ekim-Aralık dönemine girmemiz ve TL’deki ilave değer kaybı nedenleriyle yükseliş eğiliminin devam etmesini bekliyoruz. Öte yandan, hizmet enflasyonu ise hesaplamalarımıza göre Eylül ayında yıllık bazda 0.20 puan azalışla %8.45 seviyesine inmiş bulunmakta. Ayrıca, daha önce vurguladığımız gibi, asgari ücrette gerçekleşen %12.3 oranında ve son olarak kamu çalışanlarına sağlanan enflasyon hedefinin çok üzerindeki artışların özellikle bu fiyat grubunda riskleri yukarı yönde tuttuğunu düşünmeye devam ediyoruz.

n FED kararlarına endekslenen sadeleşmenin gelecek yıla kalması ihtimali artmış durumda, bunu TL açısından olumlu bir gelişme sayamıyoruz. Son PPK’da TCMB, yurtiçi ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar verdiğini bildirmiştir. Eylül ayı toplantısında FED’in faiz artışlarını başlatmaması, kendi normalleşme adımlarını FOMC kararlarına endeksleyen TCMB’nin sadece likidite politikasının çerçevesinin sadeleştirilmesi ve sıkı likidite duruşunun korunması ile yola devam etmesini getirmişe benzemektedir. Bu bağlamda, son ABD tarım-dışı istihdam verileri sonrası FED beklentilerinin Aralık sonrasına ötelenmesi, para politikası çerçevesinde sadeleştirmenin de 2016 yılına erteleneceği algısını oluşturabilir. Hatırlanacağı gibi, TCMB tarafından açıklanan yol haritasında; küresel para politikalarının normalleşme sürecinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılarak para politikası çerçevesinin sadeleştirilebileceği, ve süreç tamamlandığında ise para politikası duruşunu, yeniden politika faizi niteliğini kazanacak olan bir hafta vadeli repo faizi oranının belirleyeceği belirtilmişti. Daha önce de vurguladığımız gibi, TCMB’nin yukarıda çizdiği yeni çerçeve, kademeli olarak klasik bir para politikası uygulamasına dönüleceğini, mevcut ortalama fonlama maliyetinin biraz üzerinde büyük olasılıkla %9.5 civarında yani daha yüksek bir gösterge faizi (mevcut %7.5’e göre) ve alt bant tarafından daraltılmış daha dar bir faiz koridoru (mevcut koridor %7.25 - %10.75) ile karşılaşacağımıza işaret etmekteydi. Sonuç olarak, ne ölçüde TL’ye destek vereceği bile tartışmalı olan sadeleşme operasyonunun FED kararlarına bağlı olarak daha da gecikmesini, her ne kadar küresel risk iştahında bir toparlanma gözlenebilecekse de, olumlu bir gelişme olarak görmemekteyiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder