3 Ağustos 2010 Salı

Yavaş ama ne kadar yavaş?...

Küresel ekonomide yılın ilk yarısında gözlenen güçlü toparlanmanın yerini ikinci yarıda daha yavaş bir toparlanmaya bırakması, giderek daha fazla kabul gören bir senaryo olmaya başlamıştır. Burada tam olarak bilinmeyen ise beklenen yavaşlamanın ne boyutta olacağıdır. En kötümserlerin ekonomilerde çift dip beklentilerini öne sürerken dayanak aldıkları borsalardaki satış baskısının son dönemde ortadan kalkması, bu karamsar beklentiyi korumayı giderek güçleştirmektedir. Ayrıca, gerek tüketici güveninde gerekse en önemli öncü gösterge olarak kabul edilen satınalma yöneticileri endekslerinde (PMI), Avrupa kaynaklı negatif haber bombardımanı olan dönemde dahi, ekonomilerde bu ölçüde bir zayıflama getirecek bir görüntünün oluşmadığı gözlenmiştir. Mayıs ve Haziran aylarında sınırlı bir gerileme gösteren Euro Bölgesi PMI endeksinin Temmuz’da 56.5 gibi yüksek sayılabilecek bir seviyeye çıkması buna iyi bir örnektir. Buna karşılık küresel büyümenin esas lokomotifi olarak görülen Çin ekonomisine ait benzer endeksin Temmuz ayında 49.4 ile kritik 50 seviyesinin altına indiği gözlenmektedir. Bu ise küresel ekonominin toparlanma hızında bir yavaşlama görülmesinin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.

Benzer şekilde, yurtiçi ekonomik aktiviteyi ihracatımızdaki Avrupa ağırlığı nedeniyle dış talep üzerinden doğrudan, finansal piyasalar üzerinden de tüketici güveni kanalı ile dolaylı olarak etkilemesi riskinde, en kötünün geride bırakıldığını düşündüren gelişmeler gözlenmiştir. Reel Kesim Güveni’nin Nisan’daki zirvesinden hızla geriledikten sonra Temmuz’da yükselerek bu düşüşü sona erdirmesi ve kapasite kullanımında gözlenen belirgin artış bu yöndeki işaretlerden sayılabilir. Ayrıca, Tüketici Güven Endeksi’nde Temmuz ayında 6.5 puanlık bir artış ile Haziran’daki düşüşün telafi edildiği izleniyor. Toparlanmanın mevcut tüketim eğiliminden çok beklentilerdeki iyileşmeden kaynaklandığı gözlenmekte. Bu nedenle, dayanıklı tüketim malı alım eğilimini ölçen endeks önceki aya göre gerilerken, beklenti endeksinde 11 puanlık artış gözleniyor.

Bence bu görünüm, yurtiçi ekonomik aktivitede toparlanmanın belirgin olarak gecikmesi veya durgunluk sürecine girmesi senaryolarından daha çok, toparlanmanın hız keserek de olsa devam etmesi senaryosu ile, uyumludur. Toparlanmadaki güç kaybının ise ağırlıklı olarak ihracat artış hızında Haziran’dan itibaren görülen yavaşlamadan kaynaklanacağını düşünmekteyim. Nitekim, dün ihracatın yıllık artış hızının Temmuz ayında % 6’ya kadar gerilediği açıklanmıştır. Yukarıda çizdiğim bu tablonun daha önceki yazılarımda da bahsettiğim baz senaryom ve % 7 düzeyindeki büyüme tahminimle çelişmediğini ve bu tahminlerimde bir değişiklik getirmeyeceğini de belirtmeliyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder