Öncelikle elimde olmayan nedenlerle yazılarıma bir süre ara verdiğim için bu blogun okurlarından özür dileyerek başlamak istiyorum. Ben de Volkan kurbanı olup, üç gün diye planladığım Londra seyahatini zorunlu olarak sekiz güne uzatmak zorunda kaldım. Her ne kadar ekonomi ve piyasa gelişmelerini teknoloji sayesinde izleyebildiysem de, yazılarımda alışmış olduğunuz bilgi içeriğine ve analiz-sentez gücüne uzaktan yazacağım yazılarla ulaşamayacağımı düşündüğümden, yazı göndermemeyi tercih ettim. Bugünden itibaren bu açığımı kapatmaya çalışacağım. Gerçi, bu zorunlu ara öncesi yazılarımda Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantısında ve bir gün sonra açıklayacağı çıkış stratejisinde bahsettiğim tüm unsurların gerçekleştiğini görmek biraz olsun yükümü azaltmıyor değil... Gerçekten de, son yazımın yayınlandığı tarihten sonra geçen on günün bence en önemli gelişmesi, Merkez Bankası’nın para politikası duruşunda yaptığı değişiklikler ve çıkış stratejisini uygulamaya başlamasıydı.
Merkez Bankası, bu hafta Perşembe günü yayınlayacağı Enflasyon Raporu’nda detaylandıracağı duruş değişikliğini ve olağanüstü likidite desteklerini nasıl geri çekeceğini, 13 ve 14 Nisan’daki toplantılarda aktarmaya çalıştı. Bunların getirdiği sonuç, daha sıkı bir parasal duruş oldu. Bu gelişmelere ilk piyasa tepkisinin Merkez Bankası hala “dovish” (*) şeklinde olmasını ise anlamakta güçlük çekiyorum. Herhalde ani bir faiz artışı korkusunun boşa çıkmasının getirdiği rahatlamadan kaynaklanıyordu. PPK toplantısında faizler için kullanılan “uzun bir süre sabit” ifadesinin “bir süre sabit” şeklinde değiştirilmesi açık bir şekilde bir kaç ay içinde (muhtemelen Temmuz ayında) faiz artırımına gidileceğini yansıtıyordu. “Faiz oranlarının bir süre daha mevcut düzeylerde tutulması ve uzun süre düşük düzeylerde seyretmesi” cümlesinin Enflasyon Raporu’nda da aynı şekilde yer alacağını düşünüyorum. Elbette, bu görünümü destekleyecek daha yüksek enflasyon ve daha düşük üretim açığı tahminleriyle beraber...
Likidite desteklerinden çıkış stratejisi ise hemen uygulanmaya başlandı. Haftalık ve üç aylık repolarla bankacılık sistemine sağlanan TL fonlama hızla azaltılmaya başlandı ve yaklaşık 20 mlr TL düzeyindeki fonlama kısa sürede 14 mlr TL’ye geriletildi. Fonlamada inilen bu noktanın çok daha fazla altına inilmesini ise beklemiyorum. Bugün ise kriz sırasında Aralık 2008’de iki puan indirilen yabancı para zorunlu karşılık oranları yarım puan artırılarak yaklaşık 700 mn dolar döviz likiditesi azaltılmış oldu. Bu adımları Haziran’da teknik faiz indiriminin takip etmesini ve yeni gösterge faizin haftalık repo ihalelerinde TCMB’nin ilan edeceği faizin olmasını bekliyorum.
(*) Dovish: İngilizce’de güvercin anlamına gelen bu sözcük, para politikasında gevşek duruşu tercih eden Merkez Bankaları için kullanılır. Bunun tam tersi yöndeki eğilimi ise, hawkish yani şahin sözcüğü temsil eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder