n Temmuz
ayında sanayi üretimi (arındırılmamış) yıllık bazda %1.5 artışla beklentilerin çok
altında bir değişim gösterdi. Genel piyasa medyan
beklentisi %5.3 artışa işaret ederken, bizim beklentimiz ise %6.0 artış
yönündeydi. Yıllık artış hesaplamasını anketlerle sağlıklı karşılaştırma için
daha fazla sayıda katılımcının tahmin gönderdiği mevsim ve takvim etkisinden arındırılmamış
ham veri üzerinden yapmaktayız. Hatırlanacağı gibi, Temmuz ayında imalatçı sektörlerin
ana girdisi olan “enerji ve altın hariç ara malı ithalatının” geçen yılın aynı
ayına göre daralma hızının azalması, aynı ayın sanayi üretimi açısından
beklentilerimizi yukarıda tutan bir gelişme olmuştu, gerçekleşmenin bu
beklentiyi doğrulamadığı görülüyor. Ayrıca, Haziran ayı sanayi üretim yıllık
artışının %8.5’e yukarı revize edilmesi Ramazan bayramı öncesine çekilmiş bir
üretim planına işaret ederek Temmuz’daki zayıflığı kısmen açıklıyor.
n TÜİK’in
açıkladığı şekliyle, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinde
yıllık bazda değişim ise %0.3 ile daha düşük oldu.
Böylece, aylık endekslerdeki oynaklık nedeniyle trend açısından daha net
görüntü verdiğini düşündüğümüz, takvim etkisinden arındırılmış endeksin üç
aylık hareketli ortalamasının yıllık değişimi, önceki aya göre sert düşüşle %2.5
seviyesine geriledi. Daha önce, çalışma günü farklılıkları nedeniyle
arındırılmış ve arındırılmamış veriler arasındaki belli aylarda önemli farklar
oluşabildiğini ve Mayıs’tan itibaren farkın belirginleşeceğini söylemiştik. Temmuz
ayı, çalışma günü sayısının geçen yıla gore yüksek olması nedeniyle bu farkın
belirgin olarak hissedildiği bir ay oldu. Bu sonuçlardan sonra ise, yeni yılın
ilk çeyreğinde %1.3 oranına yavaşlayan, ikinci çeyrekte ise %3.7 düzeyine
hızlanan üretim artış hızının, üçüncü çeyreğe zayıf bir başlangıç yaptığı
söylenebilmektedir.
n Sanayi
üretiminin ana eğilimi açısından izlediğimiz diğer gösterge, mevsimsellikten ve
takvim etkisinden arındırılmış endeks ise, bir önceki aya göre %1.5 azalış ile
tarihi zirvesinden bir miktar uzaklaştı. Söz konusu göstergenin
aydan aya büyük oynaklık gösterdiğini hatırlatmak isteriz. Hatırlanacağı gibi,
Ocak’ta %1.2 oranında gerileme ile yıla giren endekste, Şubat’ta %1.7 ve
Mart’ta %2.2 gibi güçlü artışlar gözlenmiş, sanayi üretimi tarihi zirvesine
ulaştıktan sonra ise Nisan’da yatay kalmış, Mayıs’ta %1.9 gerilemeden sonra
Haziran’da %2.0 artış ile tarihi zirvesini görmüştü. Ayrıca, bu dalgalanmanın
boyutu özellikle bayram gibi uzun tatillerin yıllık izin dönemleriyle çakıştığı
zamanlarda TÜİK’in kullandığı yöntemin arındırmayı yeterince sağlıklı
yapamamasından kaynaklı olarak daha da büyümektedir. Bu nedenle, sanayi üretimi
momentumunun gücü açısından ay bazında değerlendirmeden çok çeyrekten çeyreğe
değişimlere bakmak daha doğru olacaktır diye düşünüyoruz. Sonuç olarak, sanayi
üretimi tarihi zirvesine yakın kalmaya devam ederken, çeyrekler bazında
bakıldığında ise; bu yılın ilk çeyreğinde önceki çeyreğe göre %1.1 artış
göstermiş, ikinci çeyrekte de bunun üzerine %1.4 civarında artış göstermişti.
Üçüncü çeyreğe ise sert bir gerileme ile başlanmıştır.
n Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış
ana sanayi gruplarında bir önceki aya göre en yüksek azalış %11.3 ile dayanıklı
tüketim malı imalatında gerçekleşti. Diğer alt gruplarda ise daha
sınırlı azalışlar yaşandı.
n Türkiye’de
sanayi üretimi ile milli gelir verileri arasındaki yakın ilişki dikkate
alındığında, henüz kesin hükümlere varmak için erken olsa da, bu görünüm bize üçüncü
çeyrekte ikinci çeyrekten zayıf bir GSYH artışı kaydedilebileceğini düşündürdü.
2014 yılında %2.9 oranında OVP tahminlerinin gerisinde
kalan bir büyüme kaydedildikten sonra, 2015 yılının ilk çeyreğinde de
beklentilerin üzerinde olsa da %2.3 ile sınırlı kalan bir büyüme oranı
kaydedilmişti. TÜİK tarafından 10 Eylül’de açıklanacak 3Ç büyüme
gerçekleşmesinin ise %3.7 artışa işaret etmesini beklemekteyiz. Ortalama
beklenti ise %3.45 düzeyinde görünmektedir. Bu bağlamda, üçüncü çeyrek görünümü
açısından diğer öncü göstergelere bakıldığında; Türkiye PMI endeksi mevsimsel
düzeltilmiş Temmuz-Ağustos ortalaması (49.7) önceki çeyreğe göre (49.2) yüksek
oluşurken, MB Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) Temmuz-Ağustos ortalaması (103.1)
ise önceki çeyreğe göre (102.8) hafif artmış, kapasite kullanımı %75.4 ile
önceki çeyreğe (%74.7) göre yükselmiş, tüketici güven endeksinde ise sert
düşüşler gözlenmişti. İhracatın (TİM verileri) ise aynı dönemde yıllık
bazda %10 civarı daralması dış talep açısından olumsuzluğa işaret ederken,
otomotiv, konut ve beyaz eşya satışlarındaki devam eden toparlanma iç
talep açısından olumlu bir gelişme olarak kaydedilmişti.
n Sonuç
olarak, büyüme için aşağı yönlü riskler birikmeye devam ederken, bu durumun bu
yıldan çok 2016 yılını olumsuz etkileyeceğini, 2015 yılı büyüme tahminimiz olan
%2.9 üzerinde risklerin ise aşağı yöne döndüğünü düşünmekteyiz.
Ekim 2014’de açıklanan OVP'de 2015 yılı tahmini %4.0 açıklanırken, son TCMB
beklenti anketinde ortalama büyüme beklentisi ise %2.9 düzeyine kadar
gerilemişti. Bu
yıl için iç talepte (özel tüketim ve yatırım) ılımlı bir toparlanma öngörümüzü
gelişmeler doğrulamaya devam etse de, son dönemde finansal koşullarda yaşanan
sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında kredi büyümesinin
yavaşladığının görülmesi, iç talep açısından olumsuzluğa işaret etmektedir.
Ayrıca, ihracatın ikinci çeyrekten sonra Temmuz-Ağustos döneminde de yıllık
bazda daralmaya devam etmesi, dış talep üzerindeki risklerin aşağı yönlü
kalmayı sürdürdüğünü göstermektedir. Buna karşılık, geçen yıl büyümeyi aşağı
çeken tarım sektörünün ilk çeyrekte %2.7 büyüme kaydettikten sonra daha yüksek
artışlar kaydedebileceğini düşünmekteyiz. Bu bağlamda, 2015 yılı büyüme
tahminimiz (%2.9) üzerindeki risklerin aşağı yöne döndüğü söylenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder