Tahvil faizlerinde Eylül sonunda başlayan gerileme
eğilimi politika faiz indirimi beklentilerinin fiyatlanmasıyla güç kazanarak
devam ediyor, bugün gösterge tahvil %8.05’e kadar geriledi. Bundan sonraki en
önemli teknik destek ise %7.60-70 seviyesinde, fonlama maliyeti de kısa vadeli
tahvillerin gerileyebileceği seviye açısından önem taşıyor, şu an gösterge
faizin başabaş fonlama maliyeti de aynı seviyede, yani politika faizinin
yaklaşık 50bps altında. Bu ise, bu toplantıda veya ilerleyen dönemlerde
TCMB’nin faiz indirimine gitmesinin piyasa oyuncuları tarafından kaçınılmaz
görüldüğünü yansıtıyor. Aşağıda diğer piyasaların fiyatlamasına da değineceğiz.
Uzun vadeli tahvil faizlerinde de belirgin gerileme
gözlendi, ancak faiz indirimi beklentileriyle buradaki düşüş hız keserken
getiri eğrisi de bir miktar dikleşmeye (10y ve 2y faiz farkı yükselmeye)
başladı. Bu vade için para politikası görünümü kadar ABD faizlerinin seviyesi
de belirleyici oluyor. ABD faizleriyle ilişki 2013 yılındaki kadar güçlü olmasa
da, halen etkili oluyor ve aradaki faiz farkı son bir yılın en düşük
seviyesinde ve 2013 Mayıs’ındaki rating artırımı öncesi çılgın dönemi saymazsak
olabileceği en iyi yerlerde. Yani ABD faizlerinde olası bir yükseliş buradaki görünümü
olumsuz etkileyebilir. Burada en önemli teknik destek %8.40-50 seviyesinde yani
mevcut seviye, bana göre bunun altına inmemiz ancak ABD 10 yıllıklarının daha
da gerilemesiyle olur. Ayrıca, şu an itibarı ile halen EM ortalamasının
üzerinde olsak da, kırılgan beşli (Brezilya, G.Afrika, Hindistan, Endonezya ve
Türkiye) diye adlandırılan ülkelerin faiz ortalamasının altına indiğimizi de
dikkat çekmek istiyorum.
Alternatif piyasalarda faiz indiriminin nasıl
fiyatlandığına gelince;
Forward kurlardan hesaplanan faiz beklentileri ve XCCY swap piyasasındaki faizler, her ikisinde de önümüzdeki 3 ay içinde
%8.00 civarına doğru bir hareket bekleniyor.
Son olarak da, TCMB’nin para politikasında sıkılık ölçütü
olarak verdiği göstergeye bakıyoruz. Bilindiği gibi, TCMB, enflasyon
görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın
tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği mesajını
verirken, bunun iletişiminde getiri eğrisinin yatay olduğunu göstermek için 5
yıl vadeli tahvil faizleriyle TCMB ortalama fonlama maliyeti arasındaki faiz
farkını takip ediyor ve bu farkın sıfıra yakın tutulmasının para politikasında
sıkı duruşun korunduğuna işaret ettiğini belirtiyor. Ayrıca son dönemde fonlama
maliyeti ile gecelik faizler arasındaki büyük fark oluşunca, 5y ile gecelik
repo faizi farkını da kullanmaya başladı, burada ise faiz farkı yüksek boyutta
negatif olduğundan analizi değiştiren bir gelişme değil zaten. Son durumda,
bugünkü veriler itibarı ile arada faiz farkı kalmamıştı.
Bunun dışında TCMB’nin takip ettiği göstergelerden
Türkiye CDS primlerinde önceki aya göre önemli bir fark yok, hafif gerileme
var. Gelecek dönem enflasyon beklentilerinde ise belirgin bir iyileşmeden söz
etmek mümkün değil.
Bu arada TL’nin mutlak ve reel olarak değerlenme
eğilimine girmesi, EM ortalamasına göre outperform etmesi de rahatlatıcı
gelişmeler. Kasım’da Reel Kur Endeksinin 113 seviyeleriyle kendi çizdiği alt
banda ancak ulaşacak olması da bir engel teşkil etmiyor.
Sonuç olarak, özellikle piyasa fiyatlamasına bakıldığında
politika faiz indirimi için koşulların büyük ölçüde olgunlaşmaya başladığı
söylenebilir. Şu an için en çelişkili görünümü ise interbank gecelik repo
piyasasında oluşan faizlerin yüksek kalması veriyor. Likidite politikası şu an
sıkı olmasa da, burada faizler politika faizinin çok üzerinde oluşmaya devam
ediyor. Oysa Başkan Başçı, Enflasyon Raporu’nda şartların uygun olması
durumunda önce likidite politikasında gevşemeye gidilerek buradaki faizlerin politika
faizine yaklaşması sağlanacak demişti. Ya burada bir taktik değişikliği var ya
da TCMB’nin yakın gündeminde politika faizlerinde bir değişikliğe gitme durumu
bulunmuyor diye yorumlanabilir. Bir diğer yaklaşım ise, gecelik faizlerin kredi
fiyatlamasına etkisi bilindiğinden politika faizinde bir indirime gidilse bile
burayı göreceli sıkı durarak devam etme stratejisi izlenecek olunması olabilir.
Bize göre, kredibilite inşa etme açısından faizlerde bir
değişikliğe gidilmemesi daha doğru olacaktır. Zira yakın dönemde bir indirim
sürecinin başlatılması, 2015 ikinci yarısında FED faizlerinde olası bir
hareketlenme durumunda yurtiçi faizlerde yukarı yönlü ayarlama ihtiyacını
artırarak gereksiz oynaklığa yol açacaktır. Zaten, bu yönde bir karar gelse
bile, piyasadaki faiz indirim beklentisi ölmeyecek, global faizler ve petrol
fiyatları mevcut seviyelerinde devam ederse bu beklenti önümüzdeki döneme de
taşınacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder